- 38 -
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ [1]* وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ * [2]
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ بِعَدَدِ حُرُوفَاتِ مَۤا اَرْسَلْتُمْ لَنَا * [3]
Aziz kardeşlerim,
Âhirzamana işaret eden hadîsin âhirinde:
مَثَلاً كَلِمَةً طَيِّبَةً كَشَجَرَةٍ طَيِّبَة [4] âyetine dâir iki dakika içinde ve hadisin işaretini tashih ânında, âni olarak mücmelen hatıra gelen işaret-i gaybiyenin gayet acelelikle tevafuk-u cifrîsinde, zararsız bir küçük sehiv vuku bulmuştu. O vakitten beri daha ona dikkat etmemiştim.
Bu defa, cidden ve hakikaten Mübarekler Heyetinin cem' ve telif ettikleri Lâhika Risalesinin o âyete dair fıkranın kitabetinde bir kasdî sehiv gördüm. O ihtardârâne kasdî sehiv, benim kusurkârâne sehvimi bildirdi. O çok müdakkik ve çok Mübarekler Heyetine beni çok minnettar ve mesrur eyledi. Şöyle ki:
كَلِمَةً طَيِّبَةً [5]makamı, bin iki (1002) diye sehven yazılmıştı. ط sayılmamış; doğrusu bin on birdir (1011). Risaleti'n-Nur'un makamına on üç farkla tevafuk etmekle beraber, izafeden tavsife geçse رِسَالَةٌ نُورِيَّةٌ [6] olur. Bir ى ve ﻫ ilâve olur ve şedde gider, bir ن noksan olur. Fakat طَيِّبَةً [7] deki tenvin, bir derece vakf