alâkadar olduğu ehemmiyetli kardeşlerimizin kalemleriyle bize yardımları ve Risale-i Nur'la iştigali herşeye tercih etmeleri ve Hüsrev'in de mütemadiyen geleliden beri çalışması ispat ediyor ki, Isparta tamamıyla Risale-i Nur'a sahip olmuş ve bir Said yerinde bin Said'i bulmuş. Cenâb-ı Hakka nihayetsiz şükür, senâ ve hamd olsun. Mu'cizeli Kur'ân'ımızın matbaa ve teclid masrafı otuz bin liraya çıkması cihetiyle, bu azîm mesele şimdilik tehir etmesine mecburiyet var. Re'fet Beyin bizi hayrete düşüren hayretli ve garip mektubunun baştaki kısmı, Lâhikaya, medâr-ı ibret olarak yazıyoruz. Ve bilhassa "Ene ve Zerre namındaki Otuzuncu Sözü her mü'minin ezber etmesi zarurîdir" demesi; ve o eserin kıraatinden sonra Barla'da Abdurrahim namını kazanan ve "yâ Rahîm, yâ Rahîm" zikrini bize işittiren mübarek kedinin bir kardeşi olarak diğer bir kedi, ezan-ı Muhammedîyi (a.s.m.) müştâkane, insan gibi dinlemesi, bize de sizin kadar hayret ve sürur verdi. Ve ezan-ı Muhammedîyi (a.s.m.) tam zuhuruna işaret müjdesi telâkki ettik. Ve Kâtip Osman ve Mehmed Zühtü gibi hizmet-i Kur'âniyede eski ve ehemmiyetli ve kıymettar Tenekeci Mehmed'in de rüyası ehemmiyetlidir. Allah hayretsin. Isparta için çok hayırdır; onun içinde ehemmiyetli bir müjde var.
Re'fet kardeşimizin mektubu dört cihetle beni memnun etmiş. Zaten eskiden beri Hüsrev, Re'fet, Rüştü, hayalimde, tasavvurumda birleşmişler. Cenâb-ı Hakka şükür ki, onlardan ümit ettiğim kemâl-i sadakat ve sebat devam ediyor.
Hem Hüsrev'in ve Hafız Ali'nin mektuplarında isimleri bulunan sebatkâr kardeşlerime ve Kâtip Osman ve Mehmed Zühtü ve Isparta Hafız Ali'si ve Sava kahramanlarına birer birer selâm ve dua ediyoruz. Şimdi bu mektubu yazarken, Risale-i Nur santralı Sabri'nin mektubunu Emin getirdi. Açtık, yağmursuzluk bahsine dair Risale-i Münâcâtın kesretle yazılması bereketiyle yağmurun