plânı çeviriyorlar" diye bizi ihtiyata sevk ediyor, "Hem bir halt edemezler" diyordu.
Evet, Ispartalı kardeşlerimizin bize haber verdikleri gibi, bu ehemmiyetli hâdise-i taarruziyeye teşebbüs vukuu zamanında muhaberemiz kesildiği halde, mütemadiyen, her vakit Üstadımız, aynı taarruza mâruz bulunuyoruz gibi bizi, yani Emin ve Feyzi'yi ikaz ediyor, "Dikkat ediniz, dört cihetle bize taarruz var. Demir gibi sebat ediniz. Bir halt edemezler." Biz de bakıyorduk ki, bizde birşey yok, hissetmiyorduk.
Hem, o gaybî hâdiseyi bertaraf etmek için, tam mutabık bir mektup bize yazdırıp size göndermiştik.
Risale-i Nur talebelerinden
Nazif, Selâhaddin, Tevfik, Hilmi, Emin, Feyzi
- 87 -
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ [1]* وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ * [2]
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ * [3]
Aziz, sıddık kardeşlerim ve hizmet-i Kur'âniyede kahraman arkadaşlarım,
Bundan evvel üç mektup, emaneti aldıktan sonra göndermiştim. Bu defaki Hafız Ali'nin mektubunda onlardan bahsetmemiş, merak ettim. Nur Fabrikası sahibi Hafız Ali'nin hastalığı beni müteessir etti, bizi duaya sevk etti. Cenâb-ı Hak kuvvet ve şifa ihsan eylesin. Âmin.
Hafız Ali'nin mektubuyla Risale-i Nur'un ehemmiyetli rükünlerinden olan Halil İbrahim'in sisteminde Ahmed Feyzi'nin mektupları, şahsıma ait haddimden yüz derece fazla hüsn-ü zanları bir tarafta kalsa—ondan kat'-ı nazar—o havalide Risale-i Nur'un şahs-ı mânevîsine karşı Halil İbrahim'le, Ahmed Feyzi'nin sarsılmaz, gayet kuvvetli irtibatlarını gösterdiğinden, bizi cidden mesrur eyledi.