- 229 -
Yıldız mektubu
وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ * [1]
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ * [2]
Aziz, sıddık kardeşlerim, hizmet-i Kur'âniyede çalışkan arkadaşlarım Sabri, Hüsrev, Hafız Ali, Re'fet, Bekir, Lütfü, Rüşdü,
Size Cemaziye'l-Âhir ayında vuku bulan bir hâdise-i semâviye münasebetiyle bir mesele beyan edeceğim. Şöyle ki:
Hazret-i zât-ı Ahmediye aleyhissalâtü vesselâm'ın zuhuru zamanında, وَاِذَا الْكَوَاكِبُ انْتَثَرَتْ [3] âyetinin bir nümunesini gösterir bir tarzda, recm-i şeyâtîne alâmet olan yıldızların düşmesi kesretle vuku bulmuştur. Ehl-i tahkikin nazarında, o zaman vahiy zamanı geldiğinden, vahye şüphe gelmemek için, kâhinler gibi, gaybî ve cinler vasıtasıyla semavî haberlerine karışanlara sed çekmeye alâmet ve işaret olmakla beraber, zât-ı Ahmediye aleyhissalâtü vesselâm cin ve inse meb'us olarak teşrifine semâvât ehlince bir şenlik, bir bayram gibi bir alâmet-i sürur olduğunu, ehl-i keşif ve hakikat hükmetmişlerdir.
Hem o meb'us zât, ehl-i küfür ve dalâlet için bir nirân-ı muhrika ve ehl-i hidayet için envâr-ı müşrika menbaı olduğuna, gaybî ve semavî bir işarettir. Şimdi