etmekti. Yoksa ona o zahmeti vermezdim. Mâşâallah, Hâtem-i Mu'cizât-ı Ahmediyeyi (a.s.m.) çok güzel tersim etmişsiniz. Sözler'le alâkadarlar içinde, bu hâteme tam kanaati olanların isimlerini bana yazsınlar, onları ikinci dairede yazacağız, tâ o nura hissedar olsunlar. Şükre dair nüshanız Kuleönlü Mustafa bir adama verip, o da muhafaza edememiş. Yağmur bir parça bozduğu için mahcup olarak, sana göndermeyip bana gönderdi. Benim de güzel yazılmış bir nüsham var, sana gönderiyorum. Ona göre yeni bir nüsha kendinize yazarsınız. Sen bana şükre dair yazdığın mübarek nüshayı, bir ay evvel Atabey tarafına göndermiştim. Kim aldığını bilmiyorum, elime geçmedi. Hem size Yirmi Sekizinci Mektubun Yedinci Meselesinin Hâtimesini gönderiyorum. O Hâtime, hâtem-i i'câza gelen tenkidatı reddediyor ve parlak bir mühr-ü tasdik olduğunu gösteriyor. O hâtemlerin bir nüshasını sana gönderdik. Orada hâtemi gören ve kabul eden ve Sözler'le alâkadar olan zâtların münasip gördüklerini, boş kalan gözlere kaydedebilirsin.
اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى [1]
Mirzazâde
Said Nursî
• • •
- 224 -
بِاسْمِهِ * وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ * [2]
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ * [3]
Aziz ve gayretli âhiret kardeşim ve hizmet-i Kur'ân'da yoldaşım Hulûsî-i sânî ve Sabri-i evvel,
Mâşâallah, Yirminci Mektubun kıymetini güzel anlamışsınız ve güzel de yazmışsınız.