Mesela: وَالَّذِينَ مَعَهُ [1] daki maiyet-i hassa, sohbet-i mahsusayı zikretmekle Ebu Bekiri's-Sıddık'ın medar-ı fahri ve şöhreti olan maiyet-i hassa ile başına parmak basıyor. اَشِدَّۤاءُ عَلَى الْكُفَّارِ [2] şiddet-i hamiyet-i İslâmiyeyle küffâra galebe-i kat'iyesiyle şöhretşiâr olan Hazret-i Ömer'i âyine gibi gösterir.
رُحَمَۤاءُ بَيْنَهُمْ [3] şefkat-i rahîmâneyle meşhur-u enâm olan Hazret-i Osman-ı Zinnûreyne parmak basıyor.
تَرٰيهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا [4] kaydıyla, rükû ve secdede devam ve kesrette meşhur olan Hazret-i Aliyyi'l-Murtazâ'ya işaret ediyor.
يَبْتَغُونَ فَضْلاً مِنَ اللهِ وَرِضْوَانًا [5] cümlesiyle Ehl-i Bîat-ı Rıdvân'a,
سِيمَاهُمْ فِى وُجُوهِهِمْ مِنْ اَثَرِ السُّجُودِ [6] Ashab-ı Suffa'ya,
ذٰلِكَ مَثَلُهُمْ فِى التَّوْرٰيةِ [7] fukahâ ve ulemâ-i Sahabeye,
وَمَثَلُهُمْ فِى اْلاِنْجِيلِ [8] Ashab-ı Huneyn ve Fetih, Uhud ve Bedir'deki Sahabelerin nâmdar yiğitlerine işaret ettiği gibi, enbiyadan sonra benî Âdem içinde en yüksek, en nâmdar, en mümtaz olan Sahabelerin medar-ı rüçhâniyetleri,