İhtiyarsız kendime sorduğum bu suallere yine kendim cevap verirken, teennî ve sabır tavsiye ediyorum. Ve sırr-ı اِنَّا اَعْطَيْنَا [1] tebşiratıyla mütesellî oluyorum.
Ey kıymettar Üstadım, sizin hüznünüze, huzurunuzda olduğum halde iştirakimi istiyordum. Öyle hissediyorum ki, ruhen hiç de uzak değilim. Bazan kendimi unutuyorum. Güya kanatsız tayeran ediyor, koca çınar ağacının arasından girerek meclisinize dahil oluyorum.
Sevgili Üstadım, Hâlıkımdan ebediyen razı olmuşum. O da sizden ebediyen razı olsun. Maalesef ziyaretinizle müşerref olamıyorum. Buna bedel Bekir Beyle takdim ettiğim ve arzu edilen şekilde yazamadığım İ'câz-ı Kur'ân'ın sahifelerini açtıkça, hakîr talebenizin her sahifeye mukabil ellerinizden öpmekte olduğumu kabul buyurmanızı istirhamla, sıhhat ve selâmet ve muvaffakiyetiniz için dua ederek, el ve ayaklarınızdan öperim, efendim hazretleri.
اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى [2]
Talebeniz
Ahmed Hüsrev
• • •
- 188 -
Sabri Efendinin fıkrasıdır.
Dün Eğirdir'e gittim. Hulûsi Beyin ihlâslı ve sadakatli mektubunu getirdim. Nuranî kalb ve ruhtan cûş eden şu mektubun muhteviyat ve münderecatını bu fakir de tekrar ederim. Kendi hesabıma takdim ediyorum. O muhterem kardeşime bedel fakire, madem ki, Üstad-ı Muhteremim, sâni-i Hulûsi ismini vermiş. O