üçüncü günü berâ-yı ziyaret nezdinizde idim. Müfarakatimden sonra, Cenâb-ı Hakkın gösterdiği ve sevgili Üstadıma arz eylediğim rüya ile, âcizâne tefsirimde, gündoğudan günindiye doğru olan çayı, yani, gündoğudaki duayı almamış olsaydım, önümde, elinde sepetle giden adam gibi gayyâ kuyusuna gidecektim. Ben de o kapının önünde durduğum halde, o müessir almış olduğum dua sayesinde, o korkunç kapıdan çağırılmayarak, avdetimde geniş bir caddeden halkın omuz omuza geçtiği ve bizim mestur bir mevkide seyreylediğimiz o meşakk ve mezahime iştirak ettirilmediğimiz, ancak Üstad-ı Muhteremimin, Cenâb-ı Hak nezdinde duasının kabulüdür. Ve Sözler'in mukavemetsûz tesirleridir.
Ben de, buna mukabil, Üstadımın hâdim olduğu çığırı tâkiple hizmet etmek emelinde isem de, yalnız ettiğim hizmet kâfi değildir. O da ancak âhiret menfaatimiz içindir. Yalnız Cenâb-ı Feyyaz-ı Mutlak Hazretlerinden beş vakitte dua ediyorum: "Ya Rabbi, ya Rabbi! Yirmi yedi seneden beri, şeytan aleyhi'l-lânenin zırhlı çelik sandukaya kilitlemiş olduğu imanımı, balyozuyla kırarak tahlis eden Üstad-ı Ekremime, yani Kur'ân-ı Hakîmin lemeâtı olan Risale-i Nur'un neşrine bir hizmet olarak, bana menamda göstermiş olduğun yevm-i mahşerde gayyâ kuyusu kapısının ağzından çevirmeye muvaffak olan müfessir-i Kur'ân'ı ve son musannif bulunan Saidü'n-Nursî Hazretlerinin yevm-i mahşerde sancaktarı kıl, ya Rabbi, ya Erhame'r-râhimîn. Ve'l-hamdü lillâhi Rabbi'l-Âlemîn" olan Cenâb-ı Mevlâdan evkat-ı hamsede vird-i zebânımdır. Ve siz Üstadımın kabul buyurmasını istirhamla el ve ayaklarınızdan öperim, Efendim Hazretleri.
Mehmed Mesud
• • •