şetli suale izahatla cevap vermek murad etmiştim. Fakat bazı ârızalar meydan vermediler. Tahmin ederim ki, Birinci Nokta kâfi bir mikyas olmasından, daha, zekîlere ziyade izaha ihtiyaç kalmadı. Ve tam anlaşıldı ki, bir Müslüman bir hakikat-ı imaniyeyi inkâr etse, küfr-ü mutlaka düşer. Çünkü, başka dinlerin icmallerine mukàbil İslâmiyette tam izahat verilmiş, rükünler birbiriyle zincirlenmiş. Muhammed aleyhissalâtü vesselâmı tanımayan, tasdik etmeyen bir Müslüman, Allah'ı da sıfâtıyla daha tanımaz ve âhireti bilmez. Bir Müslümanın imanı o kadar kuvvetli ve sarsılmaz hadsiz hüccetlere dayanıyor ki, inkârda hiçbir özür kalmıyor, âdeta akıl kabulde mecbur oluyor.
ÜÇÜNCÜ NOKTA
Bir zaman Elhamdü lillâh dedim, onun hadsiz geniş mânasına mukàbil gelecek bir nimet aradım. Birden bu cümle hatıra geldi:
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ عَلَى اْلاِيمَانِ بِاللهِ، وَعَلٰى وَحْدَانِيَّتِهِ، وَعَلٰى وُجُوبِ وُجُودِهِ وَعَلٰى صِفَاتِهِ، وَاَسْمَۤائِهِ، حَمْدًا بِعَدَدِ تَجَلِّيَاتِ اَسْمَۤائِهِ مِنَ اْلاَزَلِ اِلَى اْلاَبَدِ * [1]
Ben de baktım, tam mutabıktır. Şöyle ki: ………
ba