Ve keza مَسَّ [1] kelimesi, azabın şedit olmadığına işarettir.
Ve keza, teb'îzi ifade eden مِنْ ve şiddeti gösteren نَكَالْ [2] kelimesine bedel, hiffeti îma eden عَذَابٌ [3] kelimesi ve رَبِّ [4] kelimesinden îma edilen şefkat, hepsi de azabın kıllet ve ehemmiyetsizliğine işaret etmekleşu şiiri, lisan-ı hâlleriyle temessül ediyorlar.
عِبَارَاتُنَا شَتّٰى وَحُسْنُكَ وَاحِدٌ * وَكُلٌّ اِلٰى ذَاكَ الْجَمَالِ يُشِيرُ
Yani, "İbarelerimiz ayrı ayrı ise de, hüsnün birdir. Hepsi de o hüsne işaret ediyorlar."
İkinci misal: الۤمۤ * ذٰلِكَ الْكِتَابُ لاَرَيْبَ فِيهِ هُدًى لِلْمُتَّقِينَ [5] olan âyet-i kerimedir. Bu âyette maksad-ı esas, Kur'ân'ın yüksekliğini göstermektir. Ve bu maksadı takviye eden الۤمۤ [6] ذٰلِكَ [7] اَلْكِتَابُ [8] لاَرَيْبَ فِيهِ [9] kayıtlarıdır. Evet, bu kayıtlar, istinad ettikleri pek ince ve gizli delillerine işaret etmekle beraber, o maksadın takviyesine koşuyorlar.
Ezcümle, الۤمۤ kasem olduğu cihetle, Kur'ân'ın azametine ve altında müstetir, gizli o mezkûr letaif cihetiyle de dâvânın ispatına işaret eder.