جَمِيعًا [1] arzdaki bazı eşyanın abes ve faidesiz olduklarına ait evhamı def etmek içindir.
﴾ ثُمَّ اسْتَوٰى [2] ﴿ 'daki ثُمَّ [3] arzın hilkatiyle semavatın tesviyesi arasındaki Cenâb-ı Hakkın ef'al ve şuunatının silsilesine işarettir. Ve keza, beşere menfaat hususunda, semavatın tesviyesi arzın hilkatinden rütbece uzak olduğuna delâlet eder.
İcâz ve ihtisar için, اَرَادَ اَنْ يُسَوِّىَ [4] yerinde اِسْتَوٰى [5] denilmiştir. اِسْتَوٰى kelimesinin istimali, burada mecazdır. Yani, hedefe kastını hasredip sağa sola bakmayanlar gibi, semavatın tesviyesini irade etmiştir.
﴾ اِلَى السَّمَۤاءِ [6] ﴿ Bu semadan maksat, semavatın maddesi olan buhardır.
﴾ فَسَوّٰيهُنَّ [7] ﴿ 'deki ف tefrîi ifade ettiğine nazaran, tesviyenin istivâya bağlanması, فَيَكُونُ [8] 'nün كُنْ [9] emrine veya kudretin taallûku iradenin taallûkuna veya kazânın kadere olan terettüplerine benziyor. Ve tâkibi ifade ettiğine göre, mukadder bazı fiilere imadır.
Takdir-i kelâm, نَوَّعَهَا وَنَظَّمَهَا وَدَبَّرَ اْلاَمْرَ بَيْنَهَا فَسَوّٰيهُنَّ ilâ âhir, 'den ibarettir.