Sual: İnsanlar yerde yürüdükleri gibi, onların da yürümeleri yerde olmalıdır. Halbuki فِيهِ [1] 'deki zamirin ziyaya raci olması cihetiyle, onların yürümeleri ziyada olduğu anlaşılır.
Elcevap: Onların ziya haricinde yürümeleri mümkün olmadığı için, sanki mesafeleri ve medâr-ı hareketleri yalnız ziyaya münhasırdır.
وَاِذَا [2] 'deki و yolcuların evvelce gördükleri zulmet musibetini tazelemek için ikinci bir zulmet daha atıf ve ilâve edildiğine işarettir. اِذاَ 'nın ifade ettiği cüz'iyet ve kıllet ise, yolcuların zulmete karşı besledikleri nefret ve gösterdikleri körlük şiddetinden, fikren zulmeti düşünmediklerine, ancak aleddevam ziya için bir fırsat beklerlerken, birden bire zulmetin hücumuna mâruz kaldıklarına işarettir.
اَظْلَمَ [3] 'nin berke olan isnadı, berkin ziyasından sonra hücum eden zulmetin, başka zulmetlerden şedit olduğuna işarettir. Ve keza, musibetzede olan yolcuların tahayyüllerine göre, güya berkin ziyasından sonra şu boşluğu dolduran zulmetler hep berk ateşinin sönmesinden meydana gelen dumanlar olduğuna da hayalî bir imadır.
Zarar için kullanılan عَلَيْهِمْ [4] 'deki عَلٰى kelimesi, zulmet musibetinin tesadüfî olmayıp, ancak onların ceza-yı amelleri olduğuna işarettir. Ve musîbetzede olan yolcuların, şu boşluğu dolduran zulmetler ve bütün insanlar içerisinden onları kast ve onlara zarar vermek için gönderilmiş olduklarını tahayyül ettiklerine bir remizdir.
Zulmet çöktüğü vakit sükûnetle durup depreşmemeleri icap ederken, "ayağa kalktılar" mânâsını ifade eden قَامُوا tabiri, musibetin şiddetinden ve musibetle çok uğraştıklarından, rükû vaziyetini andıran bellerinde bir tekavvüs