Sual: Berk, zulmetleri dağıtan ziyadar bir ateştir. Onlar onun ziyasından istifade etmediler mi?
Elcevap: Bir faide ve bir menfaat görmeleri şöyle dursun, berkin zararından ve belâsından korktular diye Kur'ân-ı Kerim bu cümle ile o mukadder suale cevap vermiştir.
Kurbiyeti ve yakınlığı ifade eden يَكَادُ [1] kelimesinin bu cümlede delâlet ettiği mânâ şöyledir: Gözlerini hatfedecek, yani kaptıracak ve kör edecek esbap mevcut olduğuna rağmen, her nasılsa bir mâniden dolayı henüz kör olmamışlardır. Kaptırmak mânâsını ifade eden يَخْطَفُ kelimesinde pek güzel ve lâtif bir belagat vardır. Şöyle ki:
Eşyanın suretlerini alıp getirmek için gözün gönderdiği ziya, esnâ-yı rahta eşyaya yetişmezden evvel, birden bire şimşek çakar; o şimşek kapıcı bir kuş gibi gözdeki o ziyayı alır, götürür. Veya gözün şuaı, eşyanın şekillerini alıp getirirken, gecenin gözü hükmünde olan şimşek kemal-i sür'atle hücum ederek gözün elinden o şekilleri alır, götürür. Sanki, zulmeti kaldırmakla eşyayı gösteren şimşek, o bedbahtların eşyayı görmelerine razı olmadığından, onların gözlerinin şuaından o şekilleri alıp götürüyor.
عُيُونٌ [2] kelimesine tercihen zikredilen اَبْصَارَهُمْ [3] ünvanı, Kur'ân'ın beyan ettiği kat'î burhanlara karşı körlük gösteren münafıkların basiret ve kalblerindeki kötü niyetlerini ve amellerini yad ettirmekle teşhir etmek içindir. Zira, göz kalbin âyinesidir. Kalbin muzmeratı gözde görünür.
﴾ كُلَّمَۤا اَضَۤاءَ لَهُمْ مَشَوْا فِيهِ وَاِذَۤا اَظْلَمَ عَلَيْهِمْ قَامُوا [4] ﴿ Bu âyeti teşkil eden kelimelerin işaretleri: