elinde değildir. Yeni, in'ikad ve teşekkül etmeye başlayan hakikatler hakkında kullanılan اَلَّذِينَ [1] ünvanı, hidayeti satıp dalâleti almak gibi şu pis muamelenin—bir nevi ticaret olmakla—zamanın insanları için esaslı bir meslek olmaya başlamış olduğuna işarettir.
﴾ اِشْتَرَوْا [2] ﴿ Ünvanı ise, münafıkların "Hidayeti terk edip dalâleti aldığımız, fıtratımızın iktizasıdır, ihtiyarımızla değildir" diye yapacakları mâzeretin reddine işarettir. Evet, sanki Kur'ân-ı Kerim onlara diyor ki: "Cenâb-ı Hak re'sülmal olarak size uzun bir ömür vermiştir. Ve ruhlarınızda da kemâlât istidadını bırakmıştır. Ve hidayet-i fıtrıyenin çekirdeğini de vicdanınıza dikmiştir ki, saâdeti alasınız. Halbuki sizler saâdete bedel, lezâiz-i fâniye ve menafi-i dünyeviyeyi alıyorsunuz. Demek, su-i ihtiyarınızla, dalâlet mesleğini hidayet mesleğine ihtiyar ve tercih etmekle, hidayet-i fıtriyenizi ifsat, re'sülmalınızı da zayi ettiniz."
﴾ اَلضَّلاَلَةَ بِالْهُدٰى ﴿ [3] münafıkların iki hüsrana mâruz kaldıklarına işarettir. Birisi, dalâlet hüsranıdır. İkincisi, hidayet gibi büyük bir nimeti kaybetmektir.
﴾ فَمَا رَبِحَتْ تِجَارَتُهُمْ ﴿Yani, "Ticaretlerinin kârı olmadı."
Sual: Münafıkların bu ticaretlerinde re'sülmalları da zayi olduğu halde, yalnız kârlarının olmamasından bahsedilmesi neye işarettir?
Elcevap: Akıllı bir tüccarın, kârı olmayan bir alışverişe girişmemesi lâzım olduğuna ve kârı olmamasıyla beraber, re'sülmalın da zayi olması ihtimali olan ticaretlere girişmemesi elzem ve evlâ olduğuna işarettir.
Sual: Ribh fiili, hakikaten münafıkların fiili olduğu halde, bu cümlede ticarete isnat edilmiş olduğu neye işarettir?
Elcevap: Onların ne bu ticaretlerinde, ne eczasında, ne ahvalinde ve ne vesaitinde, ne cüz'î ve ne de küllî bir faide bulunmadığına işarettir. Evet, bazı ticaretlerde