hükümlerden bulunduğu iddiasında bulunmuşlardır. Ve mü'minlere târizde bulunarak mü'minlerden kendilerine nasihat edenleri teçhil etmişlerdir.
Kur'ân-ı Kerim dahi münafıkların şu mezkûr iddialarını cerh ve akslerini ispat etmek üzere şu cümlede bazı hükümler serdetmiştir. Ezcümle:
Fesat, münafıklara isnat ve ispat edilmiştir. Ve onların, müfsitlerin hakikatiyle ittihat ettiklerine işaret edilmiştir. Ve fesadın münafıklara münhasır olduğuna ve bu hükmün sabit bir hakikat bulunduğuna işaretler yapılmıştır. Ve onların muzır olmalarıyla halk ikaz edilmiştir. Ve onlarınhisleri nefyedilmekle teçhil edilmişlerdir.
Evet, fena birşeye düşmemek için kullanılmakta olan ikaz âleti denilen اَلاَ ile onların dâvâları halkın nazarında tezyif ve iptal edilmiştir. Tahkiki ifade eden اِنَّ ile, dâvâlarında iddia ettikleri hakkaniyet ve malûmiyet reddedilmiştir. Hasrı ifade eden هُمْ [1] onların اِنَّمَا ve نَحْنُ [2] ile mü'minlere karşı yaptıkları târizi cerh edici bir mukabeledir. Cins ve hakikati ifade eden اَلْمُفْسِدُونَ [3] deki harf-i tariften anlaşılır ki, onlar müfsitlerin hakikatıyla ittihat etmişlerdir.
Şuurdan mahrum olduklarını ifade eden ﴾ وَلٰكنْ لاَ يَشْعُرُونَ [4] ﴿ cümlesi, onların zu'umlarınca dâvâlarının malumiyeti dolayısıyla nasihate ihtiyaçları olmadığına ve nasihat edenleri tezyif ettiklerine karşı bir müdafaadır.
ba