olduğuna lâtif ve mukniâne bir vecihle ikaz edilmesi ancak istifham ile olur ki, muhatap, fiilini düşündükten sonra, kötü neticesini nazara alarak kalbi mutmain olsun.
S - سَوَۤاءٌ [1] kelimesi inzar ve adem-i inzardan mecaz ise, aralarındaki alâka nedir?
C - İstifhamın müsavatı tazammun etmesidir. Zira istifham eden adamın bilgisine göre vücut ile adem mütesavidir. Maahaza bu gibi istifhamlara verilen cevaplar, alelekser şu müsavat-ı zımniye ile verilir.
S - Mâzi sigasıyla inzardan yapılan tabir neye işarettir?
C - İkinci ve üçüncü inzarlara lüzum kalmadığına işarettir. Yani "Yaptığın inzar faide vermedi, bundan sonra da faidesiz kalır."
S - İnzar etmemekte faidenin bulunmaması zâhirdir. اَمْ لَمْ تُنْذِرْهُمْ [2] kaydında ne faide vardır?
C - Sükût etmek, bazan muhatabın insafa gelip matlup işe muvafakatine sebep olur.
S - Kur'ân-ı Kerim, başka makamlarda terhibden sonra tergib de yaptığı halde, burada tergibi terketmiştir. Esbabı nedir?
C - Küfür makamına, ancak terhib ve tahvif münasiptir. Hem de küfür gibi mazarratları def etmek, Cenneti kazanmak gibi menfaatlerin celbinden daha evlâ ve daha tesirlidir. Maahâzâ, buradaki terhib, tergibi de andırıyor. Çünkü, inzar ve adem-i inzarı gören hayal, zıddiyet münasebetiyle, derhal tebşir ve adem-i tebşire intikal eder.
Azizim! Herbir hükmün başka şeylere hizmet eden çok mânâları olduğu ve herbir hükümden takip edilen gizli maksatlar bulunduğu ve bu kelâmın da Hazret-i Muhammed'e (a.s.m.) işaret eden mânâları olduğu gibi, küfrü takbih etmek maksadıyla büyük bir ölçüde tenkiratta bulunmuştur.