Fâtiha-i Şerifenin bir muhtasar hülâsası
Üçüncü medrese-i Yusufiyede muvakkat pek az bir zamanda tecridden temasa naklimde verilen yalnız bir tek dersin ikinci kısmı.
Hapiste Nur şakirtlerine kısacık bir ders nümunesidir. O da şudur:
Fâtiha-i Şerife denizinden bir katre ve güneşindeki elvan-ı seb'a, yani ziyasındaki yedi renginden bir tek lem'a beyan etmeyi, namazdaki Fâtiha kalbe emretti. Gerçi Yirmi Dokuzuncu Mektubun bir kısmında, hususan "na'büdü" ن 'undaki seyahat-ı hayaliye ve Rumuz-u Semaniye'de ve İşarâtü'l-İ'câz tefsirinde ve sair Nur eczalarında bu kudsî hazinenin çok tatlı ve güzel nüktelerini yazmışız. Fakat o pek şirin hülâsa-i Kur'âniyeden yalnız imanın rükünlerine ve hüccetlerine işârâtını, gayet kısa bir muhtasar hülâsasını, birinci kısımdaki tarz-ı ifade gibi, kendim namazdaki tefekkürümü yazmasına bir cihette mecbur oldum.
[1] بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ kelimesini Nurun iki üç risalelerine havale edip اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ [2] den başlıyorum.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ ...الخ * [3]
BİRİNCİ KELİME
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ dır. Bundaki hüccet-i imaniyeye gayet kısa bir işaret:
Evet, kâinatta medâr-ı hamd ve şükür olan kastî in'âmlar ve nimetler, hususan