Risale-i Nur'a ve Üstadıma müftehirâne üç sene ara sıra hizmetim adalet huzurunda bir suç mu teşkil ediyor? Ve bu hususta yine suç olarak gösterilen, hizmet için terziliğimi de terk ettiğimi yazıyor ki, böyle hak ve hakikat ve Kur'ân-ı Kerîmin hakikî bir tefsiri olan Risale-i Nur'a ve Üstadıma canımı dahi feda etsem, büyük bir suç sayılıp vatan hâini olarak mı tanınırım? Sizden soruyorum.
Sayın Reis Bey,
Risale-i Nur'un bir kısım parçalarını okudum ve yazdım. Cenâb-ı Hakka hadsiz şükrolsun ki, öteden beri kalbimde yaşayan ilme karşı fevkalâde bir iştiyakla bu risalelerden istifadeye başladım. Bunlarla pek yakından alâkadar olduğum halde, içinde ne halkı hükûmet aleyhine teşvik ve ne de emniyeti bozacak ve gizli bir cemiyet kurmaya dair hiçbir şey görmediğim gibi, Üstadımdan da gerek mehdiliğe ve müceddidliğe ve gerekse bu hareketlere dair hiçbir şey işitmedim. Risale-i Nur'un ve Üstadımın ve biz talebelerin yegâne gaye ve hizmetimiz, İslâmiyete, hususan Türk milletine iman ve ahlâk cihetinde kudsî bir hizmettir. Elbette Risale-i Nur'a ve hâdimlerine bu hizmetleri için ilişmemek lâzımdır. Bizim gaye ve maksadımız budur, başka hiçbir şey değildir. Ve bu vazifemiz de rıza-yı İlâhî içindir. Zaten böyle bir kudsî vazifeyi dünyaya ve dünya menfaatine âlet ederek yapmayız ve tenezzül etmeyiz. Böyle kalbinde iman ve âhiret meşgalesinden başka hiçbir dünyevî maksat ve gaye bulunmayan hâlis Nur şakirtlerine, iddia makamının hiçbir zaman hatırıma gelmeyen gizli cemiyet kurmak ittihamlarına tahammül edemiyoruz.
İşte, muhterem heyet-i hâkime, sizin, biz Risale-i Nur talebelerinin gaye ve maksatlarını ve mahiyetlerini anladığınıza ve iddia makamının bize isnat ettiği suçlarla alâkamızın olmadığına kanaat getirdiğinize inanıyoruz. Bu vesile ile yüksek mahkemenizden ve vicdanlarınızdan kitaplarımızın serbest olarak iadesini ve kendimizin beraatini talep ederiz.
Afyon Cezaevinde mevkuf Emirdağlı
Halil Çalışkan
ba