Hata 73: Ahmed Feyzi "Bediüzzamanü'l-Kürdî" kelimesini bulmak için iki kere Muhammed (a.s.m.) kelimesinin tevafukunu göstermiş. Acaba Said el-Kürdî, Peygamberimiz Muhammed Mustafa'ya (a.s.m.) benzetilmek mi istenilmiştir?
Cevap: Ahmed Feyzi'nin, Risale-i Nur, Kur'ân'ın bir tefsiri olmasından ve her vakit Nübüvvetin şeriatını tatbik eden ve veraset-i Nübüvvet ve اَلْعُلَمَۤاءُ وَرَثَةُ اْلاَنْبِيَۤاءِ [1] hadîsine istinaden, bîçare Said'i o irsiyette, o Kur'ân hizmetinde, değil bir benzemek, belki sünnete ittibâ etmek mânâsındaki ilmî ve ebcedî istihracını medâr-ı mes'uliyet gören, hem تَخَلَّقُوا بِاَخْلاَقِ رَسُولِ اللهِ [2] mânâsını anlamayan elbette üç cihette yanlış etmiş. Zât-ı Ahmediyenin (a.s.m.) güneşinden tereşşuh eden bir zerrecik nuruna mazhariyetini büyük bir saadet telâkki eden Said'in elbette yüz bin derece kendi haddinden tecavüz edip ona kendini benzetmeye çalıştığını söyleyen divanedir. Peygamberimiz aleyhissalâtü vesselâma ittibâı ve sünnetine iktida mânâsını anlamamış.
Hata 74: İslâm tarihinde hiç bir din âliminin Kur'ân-ı Kerîmi ve hadîsleri böyle şahsî fikirlere ve maksatlara âlet ettiği görülmemiş ve işitilmemiştir.
Cevap: Bunun, bu yanlışında beş vech ile hatâ var. Hem kitapları, ulemayı, tefsirleri görmediğine ve mânâ-yı sarîhî ile, mânâ-yı işârî ve mânâ-yı küllî ile hususî ferdlerin farkını anlamayan bir cehalettir. Necmeddîn-i Kübrâ ile Muhyiddin-i Arabî gibi binler ulemaların, küllî hadiselerine, hattâ nefsin cüz'î ahvâline dair âyâtın mânâ-yı sarîhi değil, işârî mânâlarını beyan