Hata 54: Müceddidlik ve büyük makamlar veren şakirtlerinin hitabelerine, enâniyet ve tefahura olan meyli icabı itiraz etmeyerek bu teveccühleri kabul ettiği göz önündedir.
Cevap: Bu hatâsında kaç vech ile iftira var olduğu itiraznamemde ve bu cetvelde kaç yerde ispat edilmiştir.
Hata 55: "Hazret-i Ali'nin (r.a.) ilm-i hakikat itibariyle şakirdi olduğumdan, mânevî evlâdı olabilirim" demesiyle kendine atfedilen makamlara liyakatini kabul etmiş görülmektedir.
Cevap: Bedî' mânâsında olan Celcelûtiye kasidesinde İmam-ı Ali'nin (r.a.) çok cihetlerle Risale-i Nur'a sarahat derecesine yakın işarâtı içinde, Bediüzzaman ismini Risale-i Nur'a vermesinden, bana emaneten verilen o ismi Risale-i Nur'a iade ettiğimi yazmışım. Bununla beraber, "Ben de mânevî Âl-i Beytten sayılabilirim" demekten maksadım, bir kısım müçtehidlerin وَعَلٰۤى اٰلِهِ وَصَحْبِهِ [1] duasında, "Seyyid olmayan, fakat ehl-i takvâ bulunanlar o duada dahildirler" dediklerinden, o umumî duada benim de bir hissem bulunması için ricakârâne bir te'vildir. Yoksa, o hatâkârane mânâ hiç hatırıma gelmemiş.
Hata 56: Ahmed Feyzi'nin risaleciğinin başında Said'in iki buçuk sahifelik yazısıyla يَۤا اَيُّهَا الْمُزَّمِّلُ [2] âyet-i kerîmesinden ebced hesabıyla "Kürdî" kelimesi çıkarılmış.
Cevap: Burada benim iki sahifecik yazıma, Ahmed Feyzi'nin hakkımda mübalâğakârane medihlerini kabul ettiğim mânâsı verilmiş, hatâ etmiş. Çünkü benim o mektubum Ahmed Feyzi'nin dikkatini ve ilmini takdirle beraber, hakkımdaki haddimden ziyade hüsn-ü zanlarını cerh ve tâdil için yazılmıştır. Hem âyetin mânâ-yı işârî tabakasından riyazî ve ebcedî bir tevafukla