kat'î hüccetlerle ispat etmeye çalışmış, bu meseleye üçüncü derecede bakmış, tafsilini başkalara bırakmış. Belki inşaallah Risale-i Nur'un bir şakirdi, Sûre-i Rahmân'ı tefsir edip bu meseleyi de halleder.
ba
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ [1]
Aziz, sıddık kardeşlerim,
﴾ لِكُلِّ مُصِيبَةٍ: ﴿ إِنَّا لِلّٰهِ وَإِنَّۤا إِلَيْهِ رَاجِعُونَ [2] Hakikaten Hafız Ali, Hafız Mehmed ve Mehmed Zühtü'nün vefatları, değil yalnız bize ve Isparta'ya belki bu memlekete ve âlem-i İslâma büyük bir zayiattır. Fakat şimdiye kadar bir cilve-i inayet olarak, Risale-i Nur'un bir şakirdi zâyi olduğu zaman, der'akab iki üç tane o sistemde meydana çıktığından, kuvvetle ümit varız ki, başka şekilde o kahramanların vazifelerini görecek, ümit ettiğimizden ciddî şakirtler çıkarlar, görürler. Zaten o üç mübarek merhum zâtlar, az bir zamanda, yüz senelik vazife-i imaniyeyi gördüler. Cenâb-ı Erhamürrâhimîn, onların yazdıkları ve neşrettikleri ve okudukları huruf-u Nuriye adedince onlara rahmetler eylesin. Âmin.
Benim tarafımdan o Hafız Mehmed'in akrabasını ve mübarek köyünü tâziye ediniz. Ben de, onu Hafız Ali ve Mehmed Zühtü'ye arkadaş edip, üstadlarımın aktab kısmının isimleri içinde o üçünün isimlerini dahil edip, Hafız Akif'i dahi Âsım ve Lütfi'ye arkadaş ettim.
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ
اَلْخَيْرُ فِيمَا اخْتَارَهُ اللهُ [3] sırrıyla, bu mes'elemizin tehiri hayırdır. Çünkü bütün