göstermek gibi çok cihetle, hususan bu zamanda ve ihlâs dersini tam alanlarda değil riya, belki gizliden tasannu karışmamak şartıyla çok ziyade sevaplı olabilir diye bir teselli buldum.
ba
İki gün evvel sorgu hâkimi beni çağırdığı vakit, ben kardeşlerimi nasıl müdafaa edeyim diye düşünürken, İmam-ı Gazâlî'nin Hizbü'l-Masûn'unu açtım. Birden bu âyetler nazarımda göründü:
اِنَّ اللهَ يُدَافِعُ عَنِ الَّذِينَ اٰمَنُوا [1] * يَسْعٰى نُورُهُمْ بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَبِاَيْمَانِهِمْ * [2]
اَللهُ حَفِيظٌ عَلَيْهِمْ [3]* طُوبٰى لَهُمْ * [4]
Baktım ki: Birinci âyet, şeddeler sayılsa ve meddeler sayılmazsa [5] اٰمَنُوا 'daki "Vav" dahi meddedir, makam-ı cifrîsi ve ebcedîsi bin üç yüz altmış iki (1362) eder ki, tam tamına bu senenin aynı tarihine ve bizim mü'min kardeşlerimizi müdafaaya azmettiğimiz zamana, hem mânâsı, hem makamı tevafuk ediyor. Elhamdülillâh dedim, benim müdafaama ihtiyaç bırakmıyor.
Sonra hatırıma geldi ki: "Acaba netice ne olacak?" diye merak ettim. Gördüm:
اَللهُ حَفِيظٌ عَلَيْهِمْ * طُوبٰى لَهُمْ 'deki iki cümle, tenvin sayılmak şartıyla, makam-ı cifrîsi aynen bin üç yüz altmış iki. Eğer bir med sayılmazsa, iki, eğer sayılsa üç eder. Tam tamına hıfz-ı İlâhiyeye pek çok muhtaç olduğumuz bu zamanın, bu senenin ve gelecek senenin aynı tarihine tevâfuk ederek, bir seneden beri büyük bir dairede ve geniş bir sahada aleyhimize ihzar edilen dehşetli bir hücum karşısında mahfuziyetimize teminat ile teselli veriyor. Risale-i Nur bu hadisede