مَجْمَعُ الْحَقَائِقِ بِالْيَقِينِ * وَمَنْبَعُ أَنْوَارِ اْلاِيمَانِ بِالْبَدَاهَةِ * اَلْمُوصِلُ اِلَى السَّعَادَاتِ بِالْيَقِينِ * ذُو اْلاَثْمَارِ الْكَامِلِينِ بِالْمُشَاهَدَةِ * مَقْبُولُ الْمَلَكِ وَاْلاِنْسِ وَالْجَانِّ بِالْحَدْسِ الصَّادِقِ مِنْ تَفَارِيقِ اْلاَمَارَاتِ * اَلْمُؤَيَّدُ بِالدَّلاَئِلِ الْعَقْلِيَّةِ بِاتّفَاقِ الْعُقَلاَءِ الْكَامِلِينَ * وَالْمُصَدَّقُ بِالْفِطْرَةِ السَّلِيمَةِ بِشَهَادَةِ اِطْمِئْنَانِ الْوِجْدَانِ بِهِ * الْمُعْجِزَةُ اْلاَبَدِيَّةُ بِالْمُشَاهَدَةِ * ذُو الْبَصَرِ الْمُطْلَقِ يَرٰى اْلاَشْيَۤاءَ بِكَمَالِ الْوُضُوحِ، يَرٰى الْغَائِبَ الْبَعِيدَ كَالْحَاضِرِ الْقَرِيبِ * ذُو اْلاِنْبِسَاطِ الْمُطْلَقِ يُعَلِّمُ الْمَلاَِ اْلاَعْلٰى مِنَ الْمُقَرَّبِينَ بِدَرْسٍ، وَيعَلّمُ أَطْفَالَ الْبَشَرِ بِعَيْنِ ذٰلِكَ الدَّرْسِ، وَيَشْمَلُ تَعْلِيمُهُ وَتَعْلِيمَاتُهُ طَبَقَاتِ ذَوِى الشُّعُورِ مِنْ أَعْلٰى اْلاَعَالِى إِلٰى أَبْسَطِ الْبَسَائِطِ. لِسَانُ الْغَيْبِ فِى عَالَمِ الشَّهَادَةِ، شَهَادَة ً جَازِمَة ً مُكَرَّرَة ً بِ ﴿ لاَ إِلٰهَ اِلاَّ هُوَ ﴾ وَ ﴿ فَاعْلَمْ أَنَّهُ لاَ إِلٰهَ اِلاَّ اللهُ ﴾ * [1]
O, şüphesiz hakikatlerin mecmaidir (toplandığı yerdir); apaçık, iman nurlarının kaynağıdır; şüphesiz, saadete ulaştırıcıdır; meyveleri, bilmüşahede, insanların kâmil, olgun şahsiyetleridir. Çeşitli belirtilerden doğan bir hads-i sadıkla (kesin bir sonuçla) sabittir ki, meleklerin ve insanların ve cinlerin makbulüdür. Akıllı ve kâmil (ermiş) insanların ittifakıyla sabittir ki, bütün aklî deliller onu teyid eder. Vicdanın Kur'ân ile itminan (tatmin olup sükûnet) bulması şehadet eder ki, bozulmamış fıtratlar onu tasdik eder. O, bilmüşahede, ebedî bir mucizedir.
Ve bir mutlak basar (görüş) sahibidir ki, bütün eşyayı apaçık görür, pek uzak ve gayb âlemlerine, pek yakında olan hazır birşey gibi bakar. Öyle bir genişliği ve kapsamı vardır ki, mele-i âlâdaki mukarreb melekleri bir dersiyle irşad ederken, aynı dersiyle bir çocuğu dahi irşad eder. Talim ve irşadı, basitin en basitinden, yükseğin en yükseğine kadar bütün şuurlu tabakaları öylesine kuşatır. "Ondan başka ilâh yok" ve "Bilin ki, Allah'tan başka ilâh yoktur" (Muhammed Sûresi, 47:19) şeklindeki tekrarladığı kesin şehadetleriyle, görünen âlemde gayb âleminin lisanıdır.