وَجَمِيعَ أَوْلِيَۤائِكَ الْكُبْرىٰ. وَجَمِيعَ أَصْفِيَۤائِكَ الْعُلْيَا.. وَنُشْهِدُ جَمِيعَ اٰيَاتِكَ التَّكْوِينِيَّةِ الَّتِى لاَ تُعَدُّ وَلاَ تُحْصٰى.. وَنُشْهِدُ جَمِيعَ مَصْنُوعَاتِكَ الْمُزَيَّنَاتِ الْمُوْزُونَاتِ الْمَنْظُومَاتِ الْمُتَمَاثِلاَتِ.. وَنُشْهِدُ جَمِيعَ ذَرَّاتِ الْكَۤائِنَاتِ الْعَاجِزَاتِ الْجَامِدَاتِ الْجَاهِلاَتِ وَالْحَامِلَةِ بِحَوْلِكَ وَطَوْلِكَ وَأَمرِكَ وَإِذْنِكَ عَجَۤائِبَ الْوَظَۤائِفِ الْمُنْتَظَمَاتِ.. * وَنُشْهِدُ جَمِيعَ مُرَكَّبَاتِ الذَّرَّاتِ الْغَيْرِ الْمَحْدُودَاتِ الْمُتَنَوِّعَاتِ الْمُنْتَظَمَاتِ الْمُتْقَنَاتِ الْمَصْنُوعَاتِ مِنْ الْبَسَۤائِطِ الْجَامِدَاتِ.. * وَنُشْهِدُ جَمِيعَ تَرَكُّبَاتِ الْمَوْجُودَاتِ النَّامِيَاتِ الْمُخْتَلِطَةِ مَوَادُّ حَيَاتِهَا فِى غَايَةِ اْلاِخْتِلاَطِ وَالْمُتَمَيِّزَةِ دَفْعَةً فِى غَايَةِ اْلاِمْتِيَازِ.. وَنُشْهِدُ حَبِيبَكَ اْلاَكْرَمَ سُلْطَانَ اْلاَنْبِيَۤاءِ وَاْلاَوْليَۤاءِ أَفْضَلَ الْمَخْلُوقَاتِ ذَا الْمُعْجِزَاتِ الْبَاهِرَةِ عَلَيْهِ وَعَلٰى اٰلِهِ اَفْضَلُ الصَّلَوَاتِ وَالتَّسْلِيمَاتِ.. وَنُشْهِدُ فُرْقَانَكَ الْحَكِيمَ ذَا اْلاٰيَاتِ الْبَيّنَاتِ وَالْبَرَاهِينِ النَّيِّرَاتِ وَالدَّلاَئِلِ الْوَاضِحَاتِ وَاْلاَنْوَارِ السَّاطِعَاتِ: * بِأَنا كُلَّنَا نَشْهَدُ بِأَنَّكَ أَنْتَ اللهُ الْوَاجِبُ الْوُجُودِ الْوَاحِدُ اْلاَحَدُ الْفَرْدُ الصَّمَدُ الْحَيُّ الْقَيُّومُ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ الْقَدِيرُ الْمُرِيدُ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ الرَّحْمٰنُ الرَّحِيمُ الْعَدْلُ الْحَكَمُ الْمُقْتَدِرُ الْمُتَكَلّمُ، لَكَ اْلاَسْمَۤاءُ الْحُسْنٰى.. * وَكَذَا نَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلٰهَ اِلاَّۤ أَنْتَ وَحْدَكَ لاَ شَرِيكَ لَكَ وَأَنَّكَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ وَبِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ.. * [1]
Senin büyük evliyalarının hepsini şahit tutarız; Senin bütün yüksek asfiyalarını şahit tutarız; Senin had ve hesaba gelmez kâinatta bulunan âyetlerinin hepsini şahit tutarız; Senin yaratılışta birbirine benzeyen bütün süslü, ölçülü ve ahengli san'at eserlerini şahit tutarız; kendileri âciz, donuk ve câhil oldukları halde Senin havl ve kuvvetinle ve emir ve izninle pek şaşırtıcı ve düzenli görevleri kaldıran bütün kâinat zerrelerini şahit tutarız; basit ve cansız zerrelerden yapılan çeşitli, düzenli, kusursuz ve san'atlı sınırsız mürekkebatın (bir çok unsurların birleşmesinden meydana gelen varlıkların) hepsini şahit tutarız; hayat maddeleri sonsuz derecede karışıklık içinde olduğu halde sonsuz derecede birbirinden ayrılmakla ve birdenbire birbirinden ayırd edilerek gelişip serpilen iç içe girmiş varlıkların bütün bileşenlerini şahit tutarız; peygamber ve evliyanın sultanı, mahlûkatının en faziletlisi ve engin mucizelerin sahibi olan Habib-i Ekremini–salât ve selâmın en üstünü onun ve âlinin üzerine olsun–şahit tutarız; ap açık âyetler ve nurlu burhanlar ve açık deliller ve parlak nurlar sahibi Furkàn-ı Hakîmini şahit tutarız; ve hepimiz birden şehadet ederiz ki:
Sen varlığı zorunlu Vâcibü'l-Vücud, birliği bütün kâinatta tecelli eden Vâhid, her bir varlıkta birliği görülen Ehad, fertlerde ve kâinatta birliğinin tecelli etmesiyle koca kâinatı bir şehir gibi birlik ve bütünlük haline getiren Ferd, Kendisi hiçbir şeye muhtaç olmadığı halde bütün varlıklar Kendisine muhtaç olan Samed, hayatı ezelî ve ebedî olan ve varlıklara hayat veren Hayy, bütün varlıkları düzenli bir şekilde ayakta tutan, fakat Kendi varlığının devamı için hiçbir sebebe ihtiyacı olmayan Kayyûm, herşeyi bilen Alîm, her işi hikmetle yapan Hakîm, herşeye gücü yeten Kadîr, dilediğini yapan Mürîd, bütün sesleri, fısıltıları ve duaları işiten Semî', herşeyi gören Basîr, Rahmeti herşeyi kaplayan Rahmân, her bir varlıkta özel rahmeti tecelli eden Rahîm, her işi adalet ve dengeyle gören Adl, yaratacağı varlıklar üzerinde küllî hükmünü verip herşeyi ona göre yaratan Hakem, dilediğini yapmaya gücü yeten Muktedir ve yarattığı varlıklarla konuşan Mütekellim olan Allah'sın ve bütün güzel isimler Sana âittir.
Yine şehadet ederiz ki, Senden başka hiçbir ilâh yoktur. Sen birsin; ortağın yoktur. Senin herşeye gücün yeter ve herşeyi hakkıyla bilirsin.