* وَالرُّبُوبِيَّةُ لِلّٰهِ شَهِيدٌ * وَالْاُلوهِيَّةُ الْمُطْلَقَةُ عَلَى اللّٰهِ دَلِيلٌ
* وَالسَّلْطَنَةُ لِلّٰهِ شَهِيدٌ * وَجُنُودُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ عَلَى اللّٰهِ دَلِيلٌ
Bunun emsalinde şehîdetün lâzım gelirken müzekker lâfzı bulunması, "İnne rahmetallâhi karîbün mine'l-muhsinîne"deki karîbetün yerine karîbün'deki nükte içindir. Bazı yerde cemaat gelse de, küllü vâhid murad olduğundan, müzekker lâfzı olan şehîdün zikredilmiştir.
el-azamût: mübalâğalı azamet.
el-ceberût: azamûtun daha bâtını ve daha dâimîsi.
el-akzıyetü: hal-i hazır ve cüz'iyâtın mahsus ve muntazam miktarları, Fâtır-ı Hakîmin vücuduna şehadet ettikleri gibi.
et-takdir: Küllî şeylerin ve cüz'iyâtın zevâliyle başka bir takdirin ve muntazam bir miktarın tezahürüne, o Fâtır-ı Hakîmin vücuduna delâlet ederler. Âdeta hayattaki intizamat-ı kazaiye şehadet ve hayat ve mevtin münavebeleri içindeki tecellî-i kader ve muntazamane takdire, ihya ve imate delâlet ediyor demektir. Meselâ, terbiye, vücudunu şeraiti dahilinde idare etmek; ve tedbir, onu değiştirmek; ve herbiri ayrı ayrı delâlet eder. Sair fıkraları buna kıyas et.
Nimetler Allah'a şahit, HAŞİYE 1 verilen nimetlerin devamı Allah'a delildir.
Güzellik Allah'a şahit, sermedî cemâl (devamlı güzellik) Allah'a delildir.
Celâl (haşmet) Allah'a şahit, kemal (mükemmellik, olgunluk) Allah'a delildir.
Azamût HAŞİYE 2 Allah'a şahit, ceberût HAŞİYE 3 Allah'a delildir.
Rububiyet (rablık) Allah'a şahit, mutlak ulûhiyet (ilâhlık) Allah'a delildir.
Saltanat Allah'a şahit, yer ve göklerin orduları Allah'a delildir.
Kazâlar HAŞİYE 4 Allah'a şahit, takdir HAŞİYE 5 Allah'a delildir.