On Altıncı Lem'a
بِاسْمِهِ [1]* وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ * [2]
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ * [3]
AZİZ, sıddık kardeşlerim Hoca Sabri, Hafız Ali, Mes'ud, Mustafa'lar, Hüsrev, Re'fet, Bekir Bey, Rüştü, Lütfi'ler, Hafız Ahmed, Şeyh Mustafa ve saire.
Sizlere, meraklı ve medar-ı sual olmuş dört küçük meseleyi, malûmat kabilinden muhtasar bir surette beyan etmekliğe, kalbimde bir hatıra hissettim.
BİRİNCİSİ
Kardeşlerimizden Çaprazzade Abdullah Efendi gibi bazı adamlar, ehl-i keşiften rivayeten, bu geçen Ramazan'da Ehl-i Sünnet ve Cemaat için bir ferec, bir fütuhat olacağını haber verdikleri halde, zuhur etmedi. Böyle ehl-i velâyet ve keşif neden hilâf-ı vâki haber veriyorlar? Benden sordular. Ben de, birden, sünuhat kabilinden olarak verdiğim cevabın muhtasarı şudur:
Hadis-i şerifte vârit olmuştur ki, "Bazan belâ nâzil oluyor; gelirken karşısına