Sekizinci nükte: Şeâir-i İslâmiye, hukuk-u umumiye hükmünde olduğuna dair mühim bir sırrını beyan ediyor....564
Dokuzuncu nükte: Mesâil-i şeriatın "taabbüdi" ve "mâkulü'l-mânâ" olarak iki kısım olduğunu; ve taabbüdi kısmı hikmet ve maslahatların tebeddülü ile tagayyür edemediğinin sırrını beyan eder. Ve ezânın faydası, yalnız bir köy ahâlisini namaza dâvet değil, belki kâinat sarayında mevcudata karşı umum mahlûkat nâmına bir ilân-ı Tevhid olduğunu beyan eder.... 565
İkinci Risale olan İkinci Kısım.... 566
شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِۤى اُنْزِلَ فِيهِ الْقُرْاٰنُ هُدًى للِنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِنَ الْهُدٰى وَالْفُرْقَانِ * [1]
âyetinin bir sırrını, sıyâm-ı Ramazan'ın yetmiş hikmetlerinden dokuz hikmetinin beyaniyle o sırr-ı azimi tefsir ediyor. O dokuz hikmet, o kadar hakiki ve kuvvetli ve cazibedardır ki; Müslüman olmayan da onları görse, oruç tutmak için büyük bir iştiyak ve bir hevese gelir. Kendine Müslüman deyip oruç tutmayanların, bu hikmetlere karşı, hacâlet ve hatalarından ezilmeleri lâzım gelir.
Üçüncü Risale olan Üçüncü Kısım.... 576
Kur'ân-ı Mucizü'l-Beyan'ın enva-ı i'câzından göz ile görünecek kısmının beş-altı vechinden bir vechini, yeni bir Kur'ân'ı yazmakla göstermeye dairdir. Lillâhilhamd, öyle bir Kur'ân yazıldı. Ümmetçe Hafız Osman hattıyla makbul Kur'ân'ın aynı sayfalarını ve satırlarını muhafaza etmekle beraber; lafzullah, mecmû Kur'ân'da iki bin sekiz yüz altı defa tekerrür ettiği halde; nâdir ve nükteli müstesnalar hariç kalıp, mütebakisi tevafuk ettiğini anladık, sayfa ve satırlarını tağyir etmedik. Yalnız biz tanzim ettik. O tanzimden harika bir tevafuk tezahür etti. Yazdığımız Kur'ân'ın parçalarını bir kısım ehl-i kalb görmüş, Levh-i Mahfuz hattına yakın olduğunu kabul etmişler. Bu risale ise; tevafukat-ı Kur'âniyeye dair olduğu münasebetiyle, sırf bir işaret-i gaybiye olarak, hiçbirimizin haberimiz olmadan, ibtida te'lif ve birinci tesvidinde on bir "Kur'ân" kelimesi; birtek sayfada, birer satırda, bir sırada hatt-ı müstakim ile tevafukları tevafuk-u Kur'âniyedeki lem'a-i i'câziyenin bir şuâı şu risalede bu hârika letâfeti gösterdiğini, görenlere kanaat geldi.
Bu Üçüncü Kısmın mütebâki meseleleri ile Dördüncü Kısım tevafukata dair olduğu için, tevafukata dair olan fihriste ile iktifa edilmiştir.
Dördüncü Risale olan Dördüncü Kısım.... 578
"Üç Nükte"dir.
Birinci nükte: Kur'ân'da, "Kur'ân" kelimesinin çok sırlarından bir sırrını, altmış dokuz âyât-ı azimede latif ve manidar sayfalar arkasında birbirine tevâfukla baktıklarını ve o âyât-ı azimenin mânen birbirinin hakikatını te'yid ettiklerini göstermek ve tilâvet-i Kur'ân sevabını ve zikir faziletini ve tefekkür ubûdiyetini birden kazanmak isteyenlere, evrad nev'inden gayet güzel bir hizb-i Kur'ânî olarak yazılmıştır..... 578