ki şu âyet, kıssa-i Yûsufiyenin en parlak kısmı ki, Aziz-i Mısır olması, peder ve validesiyle görüşmesi ve kardeşleriyle sevişip tanışması olan dünyaca en saadetli ve ferahlı bir hengâmda, Hazret-i Yûsuf'un (a.s.) mevtini şöyle bir sûrette haber veriyor ve diyor ki: "Şu ferahlı ve saadetli vaziyetten daha saadetli, daha parlak bir vaziyete mazhar olmak için, Hazret-i Yûsuf aleyhisselâm, Cenâb-ı Haktan vefatını istedi ve vefat etti, o saadete mazhar oldu. Demek o dünyevi, lezzetli saadetten daha câzibedar bir saadet ve daha ferahlı bir vaziyet kabrin arkasında vardır ki, Hazret-i Yûsuf aleyhisselâm gibi hakikat-bîn bir zât, o gayet lezzetli bir vaziyet içinde, gayet acı olan mevti istedi, tâ öteki saadete mazhar olsun."
İşte Kur'ân-ı Hakimin şu belâğatına hayran ol, bak ki, Kıssa-i Yûsuf'un (a.s.) hatimesini ne sûretle haber veriyor. O haberi dinleyenlere elem ve esef değil belki bir müjde, bir sürur ilâve ediyor. Hem irşad ediyor ki, kabrin arkası için çalışınız. Hakiki saadet ve lezzet ondadır.
Hem Hazret-i Yûsuf aleyhisselâmın âli sıddıkiyetini gösteriyor ve diyor: "Dünyanın en parlak ve en sürurlu hâleti dahi ona gaflet vermiyor, onu meftun etmiyor, yine âhireti istiyor."
YİRMİ DÖRDÜNCÜ MEKTUP:.... 401
Kâinatın tılsım-ı acibini ve müşkil muammasının en mühim bir sırrını keşf ve halleden bir mektuptur ve en mühim bir sualinHaşiye cevabıdır. Şöyle ki:
"Esmâ-i İlâhiyenin âzamlarından olan Rahim, Hakîm, Vedud'un iktiza ettikleri şefkat-perverâne ve maslahatkârâne ve muhabbetdârâne taltifleri; ne sûretle pek müthiş ve muvahhiş olan mevt ve adem ile, zevâl ve firak ile, musibet ve meşakkat ile tevfik edilir?" diye sualin cevabında, tılsım-ı kâinatın üçüncü muammasını halleden ve kâinattaki daimi faaliyetin muktezasını ve esbab-ı mucibesini gösteren "Beş Remiz" ile ve gayelerini ve faydalarını ispat eden "Beş İşâret" ile cevap veriyor. Şu mektup "İki Makam"dır. Birinci Makamı "Beş Remiz"dir.
Birinci Remiz: .... 402
İspat ediyor ki; Sâni-i Hakîm ne yaparsa haktır. Hiçbir şey ve hiçbir zihayat, Ona karşı hak dâvâ edemediğini ve "Haksız bir iş oldu" diyemediğinin sırrını, kat'i bir tarzda ispat eder.
İkinci Remiz: .... 404
Hayret-nümâ, dehşet-engiz, daimi bir suretteki faaliyet-i Rabbaniyenin sırrını ve halk ve tebdil-i eşyadaki hikmet-i azimesini beyan ediyor ve en mühim bir muamma-yı hilkatı hallediyor.
Üçüncü Remiz: .... 406
Zevale giden eşya ademe gitmediğini, belki daire-i kudretten daire-i ilme geçtiğini ve eşyadaki hüsün ve cemâle ait istihsan ve şeref ve makam, Esmâ-i İlâhiyeye ait olduğunu gayet güzel bir sûrette ispat eder.
Dördüncü Remiz: .... 408