İkinci Hatveye وَلاَ تَكُونُوا كَالَّذِينَ نَسُوا اللهَ فَاَنْسٰيهُمْ اَنْفُسَهُمْ [1] âyeti işaret ediyor.
Üçüncü Hatveye مَۤا اَصَابَكَ مِنْ حَسَنَةٍ فَمِنَ اللهِ وَمَۤا اَصَابَكَ مِنْ سَيِّئَةٍ فَمِنْ نَفْسِكَ [2] âyeti işaret ediyor.
Dördüncü Hatveye كُلُّ شَىْءٍ هَاِلكٌ اِلاَّ وَجْهَهُ [3] âyeti işaret ediyor.
Şu Dört Hatvenin kısa bir izahı şudur ki:
BİRİNCİ HATVEDE:
فَلاَ تُزَكُّۤوا اَنْفُسَكُمْ [4]âyeti işaret ettiği gibi, tezkiye-i nefis etmemek. Zira, insan, cibilliyeti ve fıtratı hasebiyle nefsini sever. Belki, evvelâ ve bizzat yalnız zâtını sever; başka herşeyi nefsine feda eder. Mâbuda lâyık bir tarzda nefsini metheder; mâbuda lâyık bir tenzihle nefsini meâyipten tenzih ve tebrie eder. Elden geldiği kadar kusurları kendine lâyık görmez ve kabul etmez. Nefsine perestiş eder tarzında, şiddetle müdafaa eder. Hattâ, fıtratında tevdi edilen ve Mâbud-u Hakikînin hamd ve tesbihi için ona verilen cihazat ve istidadı kendi nefsine sarf ederek, مَنِ اتَّخَذَ اِلٰهَهُ هَوٰيه [5] sırrına mazhar olur. Kendini görür, kendine güvenir, kendini beğenir.
İşte, şu mertebede, şu hatvede tezkiyesi, tathiri, onu tezkiye etmemek, tebrie etmemektir.
İKİNCİ HATVEDE:
وَلاَ تَكُونُوا كَالَّذِينَ نَسُوا اللهَ فَاَنْسٰيهُمْ اَنْفُسَهُمْ dersini verdiği gibi, kendini