İşte bunun gibi, siyer kitaplarında daha başka cüz'iyatları var. Fakat bu nümuneler asıl maksada kâfidir.[1]
DOKUZUNCU MİSAL: Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm, bazı zâtların başını ve yüzünü mübarek eliyle meshedip dua ettikten sonra zâhir olan harikaların çok cüz'iyatından, iştihar bulmuş birkaçını nümune olarak beyan ediyoruz.
Birincisi: Umeyr ibni Sa'd'ın başına elini sürmüş, dua etmiş. Seksen yaşında o adam, o duanın bereketiyle, öldüğü vakit başında beyaz yoktu.[2]
İkincisi: Kays ibni Zeyd'in başına elini koyup, meshedip dua etmiş. O duanın bereketiyle, yüz yaşına girdiği vakit, meshin tesiriyle, bütün başı beyaz, yalnız Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın elini koyduğu yer simsiyah olarak kalmış.[3]
Üçüncüsü: Abdurrahman ibni Zeyd ibni'l-Hattab, hem küçük, hem çirkindi. Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm eliyle başını meshedip dua etmiş. O duanın bereketiyle, kametçe en bâlâ kamet ve suretçe en güzel bir surete girmiş.[4]
Dördüncüsü: Âiz ibni Amr'ın gazve-i Huneyn'de yüzü yaralanmış. Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm, eliyle yüzündeki kanı silmiş. Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın elinin temas ettiği yer, parlak bir nuraniyet vermiş ki, muhaddisler كَغُرَّةِ الْفَرَسِ tabir etmişler. Yani, "doru atın alnındaki beyaz gibi," temas yeri öyle parlıyordu.[5]
Beşincisi: Katâde İbni Selmân'ın yüzüne elini sürmüş, dua etmiş. Katâde'nin yüzü âyine gibi parlamaya başlamış.[6]
Altıncısı: Ümmülmü'minîn Ümmü Seleme'nin kızı ve Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın üvey kızı Zeynep'e, küçükken, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm onun yüzüne abdest suyu atıp taltif etmiş. O suyun temasından sonra, Zeynep'in hüsün ve cemâli acip suret almış, bedîülcemâl olmuş.[7]