istiyoruz." Sonra bir mânidar şiirini daha okudu. Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm dua etti:
لاَ يَفْضُضِ اللهُ فَاكَ Yani, "Senin ağzın bozulmasın." İşte, o dua-yı Nebevînin bereketiyle, o Nâbiğa, yüz yirmi yaşında bir dişi noksan olmadı. Hattâ bazı bir dişi düştüğü vakit, yerine bir daha geliyordu.[1]
Hem, nakl-i sahihle, İmam-ı Ali için dua etmiş: اَللّٰهُمَّ اكْفِهِ الْحَرَّ وَالْقَرَّ Yani, "Yâ Rab, soğuk ve sıcağın zahmetini ona gösterme." İşte şu dua bereketiyle, İmam-ı Ali kışta yaz libasını giyerdi, yazda kış libasını giyerdi. Derdi ki: "O duanın bereketiyle hiçbir soğuk ve sıcağın zahmetini çekmiyorum."[2]
Hem Hazret-i Fatıma için dua etmiş: اَللّٰهُمَّ لاَ تُجِعْهَا Yani, "Açlık elemini ona verme." Hazret-i Fatıma der ki: "O duadan sonra açlık elemini görmedim."[3]
Hem Tufeyl ibni Amr, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmdan bir mu'cize istedi ki, götürüp kavmine göstersin. Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm
اَللّٰهُمَّ نَوِّرْ لَهُ [4] demiş. İki gözü ortasında bir nur zuhur etmiş, sonra değneği ucuna naklolmuş. Bununla "zinnur" diye iştihar bulmuş.[5]
İşte bu vakıalar ehâdis-i meşhuredendir ki, kat'iyet peydâ etmişler.
Hem Ebu Hüreyre, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâma şekvâ etmiş ki, "Nisyan bana ârız oluyor." Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm ferman etmiş, bir mendil şeklinde birşey açmış. Sonra, mübarek avucuyla gaibden birşey alır gibi, öyle avucunu oraya boşaltmış. İki üç defa öyle yaparak Ebu Hüreyre'ye