Ebu Zerr-i Gıfârî, tarikinde der ki: Sonra Hazret-i Ömer'in eline koydu; yine tesbih ettiler. Sonra aldı, yere koydu, sustular. Sonra yine aldı, Hazret-i Osman'ın eline koydu; yine tesbihe başladılar. Sonra, Hazret-i Enes ve Ebu Zer diyorlar ki: "Ellerimize koydu, sustular."[1]
ÜÇÜNCÜ MİSAL: Hazret-i Ali ve Hazret-i Câbir ve Hazret-i Aişe-i Sıddıkadan nakl-i sahihle sabittir ki:
Dağ, taş, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâma اَلسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَارَسُولَ اللهِ [2] diyorlardı.
Hazret-i Ali'nin tarikinde diyor ki: Bidâyet-i nübüvvette, nevâhî-i Mekke'de Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm ile beraber gezdiğimizde, ağaç ve taşa rast geldiğimiz vakit اَلسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَارَسُولَ اللهِ diyorlardı.[3]
Hazret-i Câbir, tarikinde der ki: Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm, taş ve ağaca rast geldiği vakit, ona secde ediyordular. Yani, inkıyad edip
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَارَسُولَ اللهِ [4] diyordular.
Câbir'in bir rivayetinde, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm ferman etmiş:
اِنِّى لاََعْرِفُ حَجَرًا كَانَ يُسَلِّمُ عَلَىَّ * [5]
Bazılar demişler ki, "O Hacerü'l-Esvede işarettir."
Hazret-i Aişe'nin tarikinde demiş: Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm ferman etmiş:
لَمَّا اسْتَقْبَلَنِى جَبْرَۤائِيلُ بِالرِّسَالَةِ جَعَلْتُ لاَ اَمُرُّ بِحَجَرٍ وَلاَ شَجَرٍ اِلاَّ قَالَ اَلسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَارَسُولَ اللهِ * [6]