اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِى سَلَبَهُمَا كِسْرٰى وَاَلْبَسَهُمَا سُرَاقَةَ [1] ihbar-ı Nebevîyi tasdik ettirdi.
Hem ferman etmiş ki:
اِذَا ذَهَبَ كِسْرٰى فَلاَ كِسْرٰى بَعْدَهُ [2]diye, "Kisrâ-yı Fars gittikten sonra daha kisrâ çıkmayacak." Haber vermiş; hem öyle olmuş.
Hem Kisrâ elçisine demiş: "Şimdi Kisrânın oğlu Şirviye Perviz, Kisrâyı öldürdü."[3] O elçi tahkik etmiş; aynı vakitte öyle olmuş. O da İslâm olmuş. Bazı ehâdiste o elçinin adı Firuz'dur.
Hem, nakl-i sahih-i kat'î ile, Hâtıb ibni Ebî Beltea'nın, gizli Kureyş'e gönderdiği mektubu haber vermiş. Hazret-i Ali ile Mikdad'ı göndermiş, "Filân mevkide bir şahısta şöyle bir mektup var; alınız, getiriniz." Gittiler, aynı yerden aynı mektubu getirdiler. Hâtıb'ı celb etti. "Neden yaptın?" demiş; o da özür beyan etmiş, özrünü kabul etmiş.[4]
Hem, nakl-i sahih ile, Utbe ibni Ebî Leheb hakkında ferman etmiş ki:
يَاْكُلُهُ كَلْبُ اللهِ [5] diye, Utbe'nin âkıbet-i feciasını haber vermiş. Sonra Yemen tarafına giderken bir arslan gelip onu yemiş, Peygamber aleyhissalâtü vesselâmın hem bedduasını, hem haberini tasdik etmiş.
Hem, nakl-i sahih ile, feth-i Mekke vaktinde, Hazret-i Bilâl-i Habeşî Kâbe damına çıkıp ezan okumuş. Rüesa-yı Kureyş'ten Ebu Süfyan, Attab ibni Esid ve Hâris ibni Hişam oturup konuştular. Attab dedi: "Pederim Esid bahtiyardı ki bugünü görmedi." Hâris dedi ki: "Muhammed bu siyah kargadan başka adam bulmadı mı ki müezzin yapsın?" Hazret-i Bilâl-i Habeşîyi tezyif etti. Ebu Süfyan
Buharî, İmân: 31; Müslim, Fiten: 76; Tirmizî, Fiten: 41; Müsned, 2:233, 240, 5:92, 99; Kâd-ı Iyâz, eş-Şifâ, 1:337; el-Mubârekforî, Tuhfetü'l-Ahvezî, 6:462, 663.
Buharî, Cihad: 141, Tefsir: 60:1, Meğâzî: 46; Müslim, Fedâilü's-Sahâbe: 161; Ebu Davud, Cihad: 98; Tirmizî, 60:1; Müsned, 1:79; el-Hâkim, el-Müstedrek, 3:301; Kadı Iyâz, eş-Şifâ, 1:342.