Hem, nakl-i sahih-i kat'î ile,
سَتُفْتَحُ الْقُسْطَنْطِينِيَّةُ فَنِعْمَ اْلاَمِيرُ اَمِيرُهَا وَنِعْمَ الْجَيْشُ جَيْشُهَا * [1]
deyip, İstanbul'un İslâm eliyle fetholacağını ve Hazret-i Sultan Mehmed Fatih'in yüksek bir mertebe sahibi olduğunu haber vermiş. Haber verdiği gibi zuhur etmiş.
Hem, nakl-i sahih-i kat'î ile, ferman etmiş ki:
اِنَّ الدِّينَ لَوْكَانَ مَنُوطًا بِالثُّرَيَّا لَنَالَهُ رِجَالٌ مِنْ اَبْنَۤاءِ فَارِسَ * [2]
deyip, başta Ebu Hanife olarak, İran'ın emsalsiz bir surette yetiştirdiği ulema ve evliyaya işaret ediyor, haber veriyor.
Hem ferman etmiş ki:
عَالِمُ قُرَيْشٍ يَمْلاَُ طِبَاقَ اْلاَرْضِ عِلْمًا * [3]
deyip, İmam-ı Şâfiî'ye işaret edip haber veriyor.
سَتَفْتَرِقُ اُمَّتِى ثَلاَثًا وَسَبْعِينَ فِرْقَةً اَلنَّاجِيَةُ وَاحِدَةٌ مِنْهَا، قِيلَ: مَنْ هُمْ قَالَ: مَا اَنَا عَلَيْهِ وَاَصْحَابىِ * [4]
deyip, ümmeti yetmiş üç fırkaya inkısam edeceğini ve içinde fırka-i nâciye-i kâmile, Ehl-i Sünnet ve Cemaat olduğunu haber veriyor.
Hem ferman etmiş ki: اَلْقَدَرِيَّةُ مَجُوسُ هٰذِهِ اْلاُمَّةِ [5] deyip, çok şubelere inkısam eden ve kaderi inkâr eden Kaderiye taifesini haber vermiş. Hem çok şubelere inkısam eden Râfızîleri haber vermiş.