Cinayetkâr hırs kalbi deler, sanemleri içine idhal eder. Allah darılır, maksudunun aksiyle mücazat eder.
ba
Hırs cihetiyle, siyaset efkârını İslâmiyet akaidinin yerlerine kadar isal eden herifler, şan ve şeref değil, belki şeyn ve şenaate mazhar oldular. Nefsânî aşklardaki felâketler, haybetler bu sırdandır. O çeşit âşıkların bütün divanları birer feryad-ı matemdir.
Gece kalben nevmi merak edersin, bakiyesini de kaçırıp uyanık kalırsın.
İki dilenci: biri musırr-ı muhteris, biri müstağnî-i muhteriz. İkincisine vermeyi daha ziyade arzu etmekliğin, şu geniş kanunun bir nümunesidir.
En müthiş maraz ve musibetimiz, cerbeze ve gurura istinad eden tenkittir. Tenkidi eğer insaf işletirse, hakikati rendeçler. Eğer gurur istihdam etse, tahrip eder, parçalar. O müthişin en müthişidir ki, akaid-i imaniyeye ve mesail-i diniyeye girse! Zira iman hem tasdik, hem iz'an, hem iltizam, hem teslim, hem mânevî timsaldir. Şu tenkit, imtisali, iltizamı, iz'anı kırar. Tasdikte de bitaraf kalır. Şu zaman-ı tereddüt ve evhamda iz'an ve iltizamı tenmiye ve takviye eden nuranî sıcak kalblerden çıkan müspet efkârı ve müşevvik beyanatı hüsn-ü zan ile temaşa etmek gerektir. "Bîtarafane muhakeme" dedikleri şey, muvakkat bir dinsizliktir. Yeniden mühtedî ve müşteri olan yapar.
وَالَّذِى عَلَّمَ الْقُرْاٰنَ الْمُعْجِزَ اِنَّ نَظَرَ الْبَشِيرِ النَّذِيرِ وَبَصِيرَتَهُ النَّقَّادَةَ اَدَقُّ وَاَجَلُّ وَاَجْلٰى