77. Hakta ittifak, ehakta ihtilâf olduğundan, bazan hak, ehaktan ehaktır; hasen, ahsenden ahsendir. Herkes kendi mesleğine "Hüve hakkun" demeli, "Hüve'l-Hakku" dememeli. Veyahut "Hüve hasen" demeli, "Hüve'l-Hasen" dememeli.
78. Cennet olmazsa, Cehennem tâzip etmez.
79. Zaman ihtiyarlandıkça Kur'ân gençleşiyor, rumûzu tavazzuh ediyor. Nur, nar göründüğü gibi, bazan şiddet-i belâgat dahi mübalâğa görünür.
80. Hararetteki merâtip, burudetin tahallülü iledir. Hüsündeki derecat, kubhun tedahülü iledir. Kudret-i ezeliye zâtiyedir, lâzımedir, zaruriyedir. Acz tahallül edemez, merâtip olamaz, herşey ona nisbeten müsavidir.
81. Şemsin feyz-i tecellîsi olan timsali, denizin sathında ve denizin katresinde aynı hüviyeti gösteriyor.
82. Hayat, cilve-i tevhiddendir; müntehâsı da vahdet kesb ediyor.
83. İnsanlarda velî, Cumada dakika-i icabe, Ramazan'da Leyle-i Kadir, Esmâ-i Hüsnâda İsm-i Âzam, ömürde ecel meçhul kaldıkça, sair efrad dahi kıymettar kalır, ehemmiyet verilir. Yirmi sene müphem bir ömür, nihayeti muayyen bin sene ömre müreccahtır.
84. Dünyada mâsiyetin âkıbeti, ikab-ı uhrevîye delildir.
85. Rızk, hayat kadar kudret nazarında ehemmiyetlidir. Kudret çıkarıyor, kader giydiriyor, inâyet besliyor. Hayat, muhassal-ı mazbuttur, görünür. Rızk, gayr-ı muhassal, tedricî münteşirdir, düşündürür. Açlıktan ölmek yoktur. Zira