vazifedar ve hilâfete bayraktar görmüş olan bu devlet-i İslâmiyenin felâketi, âlem-i İslâmın saadet ve hürriyet-i müstakbelesiyle telâfi edilecektir. Zira şu musibet, maye-i hayatımız olan uhuvvet-i İslâmiyenin inkişafını hârikulâde tâcil etti.
53. Hıristiyanlığın malı olmayan mehâsin-i medeniyeti ona mal etmek ve İslâmiyetin düşmanı olan tedennîyi ona dost göstermek, feleğin ters dönmesine delildir.
54. Paslanmış bîhemtâ bir elmas, daima mücellâ cama müreccahtır.
55. Herşeyi maddede arayanların akılları gözlerindedir. Göz ise mâneviyatta kördür.
56. Mecaz, ilmin elinden cehlin eline düşse, hakikate inkılâp eder, hurâfâta kapı açar.
57. İhsan-ı İlâhîden fazla ihsan, ihsan değildir. Herşeyi olduğu gibi tavsif etmek gerektir.
58. Şöhret, insanın malı olmayanı dahi insana mal eder.
59. Hadîs, maden-i hayat ve mülhim-i hakikattir.
60. İhyâ-yı din, ihyâ-yı millettir. Hayat-ı din, nur-u hayattır.
61. Nev-i beşere rahmet olan Kur'ân, ancak umumun, lâakal ekseriyetin saadetini tazammun eden bir medeniyeti kabul eder. Medeniyet-i hazıra, beş menfi esas üzerine teessüs etmiştir:
1. Nokta-i istinadı kuvvettir. O ise, şe'ni tecavüzdür.
2. Hedef-i kastı menfaattir. O ise, şe'ni tezâhumdur.
3. Hayatta düsturu cidaldir. O ise, şe'ni tenâzudur.