milleti için feda ettiği halde; ben ki, şu hayat ile alâkam pek zayıf; bâhusus yedi defadır şu hayat elimden uçacaktı, emaneten elimde bırakılmış; bunu vermekten minnet etmek hakkım değildir. O ruh, kafesten ağaca uçmak, akıl re'sten yeise kaçmak istedikleri halde, ileride feda için ibka edildi. Bu hayat ile tehdit etmek hiçtir. Kaldı ki, hayat-ı uhreviye ile tehdit ediyorlar. Ondan da hiç minnet çekmem. Şimdiki nâr-ı teessüfle muhterik bir ruh olsun, onların bedduasıyla Cehennemde yansın; o teessüf ateşini içinden çıkarmakla vicdan, maksattan bir firdevs tazammun ettiği gibi, hayal dahi emelden bir cenneti teşkil edecektir. Umumun malûmu olsun ki: İki elimde iki hayatımı tutmuşum, iki hasım için iki meydan-ı mübarezede iki harp ile meşgulüm. Tek hayatlı olan adam meydanıma çıkmasın.
Sual: Şimdiki şeyhlerden ne istersin?
Cevap: Daima onların demdemelerinin mevzuu olan ihlâsı; hem de tekke denilen mânevîleşmiş kışlalarda, tarikat denilen ruhânîleşmiş askerlikte ona murabıt oldukları cihad-ı ekberi ve terk-i iltizam-ı nefsi; hem de onların şiârı olan, zühdün mânâsı olan terk-i menâfi-i şahsiyeyi; hem de dâima iddiasında bulundukları ve mizac-ı İslâmiyet'in mayası olan muhabbeti isterim. Zira onlar, bizi istihdam ederek ücretlerini almışlar. Şimdi bize hizmet etmek borçlarıdır.
Sual: Nasıl olsunlar?
Cevap: Ya başlarımızdan kalksınlar, yahut inat, gıybet ve taraftarlığı mabeynlerinden kaldırsınlar. Zira, bir kısım dalâlet ve bid'at fırkalarının teşekkülüne bazı bid'atkâr müteşeyyihler sebebiyet vermiştir.
Sual: Nasıl birbiriyle ittihad ve ittifak edecekler? Hâlbuki bazıları bazılarını