Sual: Demek hükûmet bundan sonra da İslâmiyet ve din için hizmet edecek midir?
Cevap: Hayhay! Bazı akılsız dinsizler müstesna olmak şartıyla, hükûmetin hedef-i maksadı—velev gizli ve uzak olsa bile—uhuvvet-i imaniye sırrıyla üç yüz milyonu bir vücut eden ve nurânî olan İslâmiyetin silsilesini takviye ve muhafaza etmektir. Zira, nokta-i istinad ve nokta-i istimdad yalnız odur. Yağmurun kataratı, nurun lemeatı dağınık ve yayılmış kaldıkça çabuk kurur, çabuk söner. Fakat sönmemek ve mahv olmamak için, Cenâb-ı Feyyaz-ı Mutlak bize لاَتَتَفَرَّقُوا [1] ve لاَتَقْنَطُوا [2] ile ezel cânibinden nidâ ediyor. Evet, şeş cihetten nağme-i لاَتَقْنَطُوا eyler hurûş.
Evet, zarurat ve incizab ve temayül ve tecarüb ve tecavüb ve tevatür, o katarat ve lemeatı musafaha ettirerek, ortalarındaki mesafeyi tayyedip bir havz-ı âb-ı hayatı ve dünyayı ışıklandıracak bir elektrik-i nevvareyi teşkil edecektir. Zira, kemâlin cemâli dindir. Hem, din saadetin ziyasıdır, hissin ulviyetidir, vicdanın selâmetidir.Haşiye
Sual: Şimdi hürriyet bahsini sual edeceğiz. Nedir şu hürriyet ki, o kadar tevilât onda birbiriyle çekişiyorlar? Ve hakkında acip, garip rüyalar görülür?
Cevap: Yirmi seneden beri onu, hatta rüyalarda bile takip eden ve o sevda ile herşeyi terk eden birisi, size güzel cevap verebilir.
Sual: Hürriyeti bize çok fena tefsir etmişler. Hatta âdetâ hürriyette insan her