S - Anadolu aleyhinde çıkmış olan fetvâya ne dersin?Haşiye
C - Fetvâ-yı mahz değil ki, itiraz edilmesin. Belki kazayı tazammun eden bir fetvâdır. Çünkü, Fetvânın kazadan farkı, mevzuu âmmdır, gayr-ı muayyendir; hem mülzim değil. Kaza ise, muayyen ve mülzimdir. Şu fetvâ ise, hem muayyendir; kim nazar etse bizzarure muradı anlar. Hem mülzim olmuştur; çünkü, avam-ı müslimîni onlar aleyhinde sevk etmekte esbabın en âhiridir.
Madem ki şu fetvâ, kazayı tazammun ediyor; kazada iki hasmı dinletmek zaruridir. Anadolu da söylettirilmeliydi, netice-i müddeayatlarını aleyhlerinde olan dâvâlarla, siyasiyun ve ulemadan bir heyet tarafından maslahat-ı İslâmiye noktasında muhakeme edildikten sonra fetvâ verilebilirdi.
Zaten şimdi bazı hakaikte bir inkılâp var. Ezdad isimlerini değiştirip mübadele etmişler. Zulme adalet, cihada bağy, esarete hürriyet nâmı veriliyor.
S - Neden bu kadar İ.g.z.'den nefret ediyorsun, musalâhasını da istemiyorsun?
C - Sebep bir değil, bindir. Bana en ziyade şedid görünen, mânen ahlâkımıza vurduğu darbedir. Çekirdek halinde olan secâya-yı seyyieyi içimizde inkişaf ettirdi. Hayatın yarası iltiyam bulur; izzet-i İslâmiye, namus-u millînin yarası pek derindir.