Mukaddime
Bu Sünuhat Risalesi, Hazret-i Üstad'ın "Eski Said" tabir ettiği zamanında Risale-i Nur'dan evvel telif ettiği eserlerinden olmakla beraber tazeliğini daima muhafaza etmekte ve Risale-i Nur'daki bazı meselelerin hülasalarını ihtiva etmektedir.
Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri sonradan yazdığı bir mektubunda bu risaleden bahisle şöyle izahatta bulunmaktadır.
"Hürriyet'in bidayetinde Risale-i Nur'dan çok evvel kuvvetli bir ümit ve itikad ile ehl-i imanın meyusiyetlerini izale için; "İstikbalde bir ışık var, bir nur görüyorum." diye müjdeler veriyordum. Hattâ Hürriyet'ten evvel de talebelerime beşaret ederdim. Tarihçe-i Hayat'ımda merhum Abdurrahman'ın yazdığı gibi, Sünuhat misillü risalelerde dahi; "Ben bir ışık görüyorum." diye dehşetli hâdisata karşı o ümit ile dayanıp mukabele ederdim. Ben de herkes gibi o ışığı siyaset âleminde ve hayat-ı içtimaiye-i İslâmiyede ve çok geniş bir dairede tasavvur ederdim. Hâlbuki hâdisat-ı âlem beni o gaybî ihbarda ve beşarette bir derece tekzip edip ümidimi kırardı.
Birden bir ihtar-ı gaybî ile kat'î kanaat verecek bir surette kalbime geldi. Denildi ki: Ciddi bir alâka ile senin eskiden beri tekrar ettiğin "Bir ışık var, bir nur göreceğiz."diye müjdelerin te'vili ve tefsiri ve tâbiri sizin hakkınızda, belki îman cihetiyle, âlem-i İslâm hakkında dahi en ehemmiyetlisi Risale-i Nur'dur. Bu ışıktır ki, seni şiddetle alâkadar etmişti. Ve bu nurdur ki, eskide de tahayyül ve tahminin ile geniş dairede belki siyaset âleminde gelecek mes'udane ve