aşk-ı şebâbîden, şevk-i baharîden neş'et eden semâvî neşe; hüzn-ü gurubîden, ferah-ı seherîden vücuda gelen melekûtî lezzet; hüsn-ü mücerredden, cemâl-i mücellâdan tecellî eden mukaddes ziynet birbiriyle imtizaç edip, ondan çıkan levn-i nurânî, o şark ve garbın kab-ı kavseyni olan kâbe-i saadetteki tâk-ı muallâsındaki, kavs-ı kuzahındaki elvân-ı seb'anın lâcivert ve yeşil levninin timsâlini göreceksin. Lâkin ittihad cehl ile olmaz. İttihad, imtizac-ı efkârdır; imtizac-ı efkâr marifetin şuaıyla olur.
Yüksekten bakmak isteyen dessas bir papaza cevap
Bir adam seni çamurda düşürmüş, öldürüyor. Ayağını senin boğazına basmış olduğu halde istifham-ı istihfafıyla sual ediyor ki: "Mezhebin nasıldır?" Buna cevab-ı müskit, küsmekle sükût edip yüzüne tükürmektir. Tükürün laînin o hayâsız yüzüne!
Ona değil, hakikat namına şudur:
1. S - Din-i Muhammed nedir?
C - Kur'ân'dır.
2. S - Fikir ve hayata ne verdi?
C - Tevhid ve istikamet.
3. S - Mezâhimin devası nedir?
C - Hurmet-i ribâ ve vücub-u zekâttır.
4. S - Şu zelzeleye ne der?
C -
وَالَّذِينَ يَكْنِزُونَ الذَّهَبَ... [1]* وَاَنْ لَيْسَ لِلاِنْسَانِ اِلاَّ مَاسَعٰى * [2]
ba