وَصَلَّى اللهُ عَلٰى نُورٍ كِه زُو شُدْ نُورَهَا پَيْدَا * زَمِينْ اَزْ حِلْمِ اُو سَاكِنْ فَلَكْ اَزْ عِشْقِ اُوشَيْدَا * دُوچَشْمِ نَرْگَسِين اشْ، رَاكِه ﴿مَازَاغَ الْبَصَرُ﴾ خَوَانَدْ * دُو زُلْفِ عَنْبَرِينَ اشْ رَاكِه ﴿وَالَّيْلِ اِذَا يَغْشٰى﴾ * زِسِرِّ سِينَه أَشْ جَامِى ﴿اَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ﴾ بَرْ خَوَانَدْ * زِمِعْرَاجَشْ خَبَرْ دَادَنْدْ كِه ﴿سُبْحَانَ الَّذِى اَسْرٰى﴾ * [1]
مِيمْ مَطْلَعِ شَمْسَا اَحَدْ اٰيِينَه صِفَتْ كِرْ * لاَمِعْ ژِعَرَبْ بَرْ قِى لِفَخَّارِ عَجَمْ دَا * [2]
Bütün nurların onun nurundan meydana geldiği Peygambere salât olsun.
Zemin onun hilmi ile sâkin, gökkubbe onun aşkıyla coşkun.
İki negiz gözlerin ki "Gözü şaşırıp kaymadı" âyetini okudu.
Anber kokulu zülüfleri ki "kararan geceye and olsun" âyetini okudu.
Ey Câmi, "biz senin göğsünü açmadık mı?" âyetinin okunması, onun göğsünün sırrına işaret eder.
"Sübhânellezî esrâ" âyeti ona işaret eder.
Molla Cezîrî-i Kürdî ne güzel söylemiş:
Ehadiyet güneşine ayna kıldı Muhammed adını,
Acemde gösterdi Arap diyarında parlayan nurun tecellîsini.