Haşir
وَالْبَعْثُ بَعْدَ الْمَوْتِ حَقٌّ * [1]
Medhal
Şu mes'eleye dair Kur'ân'ın işârâtından fehmettiğim bir miktarını Arabî olarak İşârâtü'l-İ'câz'da yazmıştım. Burada vazifem, hükm-ü Kur'ân'ı güzel telâkki etmek için zemini ihzar etmektir.
İşte kalbe kabiliyet-i kabul verecek ve vicdanı iz'ana ihzar edecek dört esas var ki:
Muktazi mevcuttur.
Fâil muktedirdir.
Mahal kâbildir.
Mâni yoktur.
Birinci Makam
Saadet-i Ebediyeye muktazi vardır. O muktazinin vücuduna burhan, on menâbiden süzülen ve tehallub eden bir hadsdir
Birincisi: İşte kâinatta bir nizam-ı ekmel-i kasdî var. Her cihette reşahat-ı ihtiyar, lemeât-ı kasd görünüyor. Herşeyde bir nur-u kasd, her şe'nde bir ziyâ-yı irade, her harekette bir lem'a-yı ihtiyar, her terkipte bir şû'le-i hikmet, nazar-ı dikkate çarpıyor.