Sabri'nin mektubu yolda iken ve gelmeden evvel o mektubun mânevî tesiriyle bu âyeti, اَوَمَنْ كَانَ مَيْتًا [1]âyetiyle beraber düşünürken birden hatırıma geldi. Risale-i Nur'un bu derece kuvvetli işaret-i Kur'âniyeye ve şakirtlerinin bu kadar kıymetli beşaret-i Kur'âniyeye ve aktâbların iltifatına mazhariyetin sırrı ve hikmeti, musibetin azameti ve dehşetidir ki, hiçbir eserin mazhar olmadığı bir kudsî takdir ve tahsin almış. Demek ehemmiyet onun fevkalâde büyüklüğünde değil, belki musibetin fevkalâde dehşetine ve tahribatına karşı mücahedesi ve az olduğu halde gayet büyük bir ehemmiyet kesb etmiş ki, bu iki âyette işaret ve beşaret-i Kur'âniyede ifade eder ki, "Risale-i Nur dairesine girenler tehlikede olan imanlarını kurtarıyorlar ve imanla kabre giriyorlar ve Cennete gidecekler" diye müjde veriyor. Evet, bazı vakit olur ki, bir nefer gördüğü hizmet için bir müşirin fevkine çıkar, binler derece kıymet alır.
On Dokuzuncu Sözün âhirinde beyan edilen Kur'ân'daki tekrarın ekser hikmetleri, Risale-i Nur'da dahi cereyan ediyor. Bilhassa ikinci hikmeti tam tamına vardır. O hikmet şudur ki: Herkes Kur'ân'a muhtaçtır. Fakat herkes her vakit Kur'ân'ı okumaya muktedir olamaz. Fakat bir sûreye galiben muktedir olur. Onun için, en mühim makàsıd-ı Kur'âniye ekser uzun sûrelerde derc edilerek, herbir sûre bir küçük Kur'ân hükmüne geçmiş. Demek, hiç kimseyi mahrum etmemek için, haşir ve tevhid ve kıssa-i Mûsâ gibi bazı maksatlar tekrar edilmiş.
Aynı ehemmiyetli hikmet içindir ki, bazı defa haberim olmadan, ihtiyarım ve rızam olmadığı halde, bazı ince hakaik-i imaniye ve kuvvetli hüccetleri müteaddit risalelerde tekrar edilmiş. Ben çok hayret ederdim. "Neden onlar bana unutturulmuş?" Sonra kat'î bir surette bildim ki: Herkes bu zamanda Risale-i Nur'a muhtaçtır. Fakat umumunu elde edemez. Elde etse de tamam okuyamaz. Fakat küçük bir Risale-i Nur hükmüne geçmiş bir risale-i câmiayı elde edebilir. Ve ekser vakitlerde muhtaç olduğu meselelerin onda okuyabilir ve gıda gibi her zaman ihtiyaç tekerrür ettiği gibi, o da mütalâasını tekrar eder.
Said Nursî
ba