Bir gün Rus Başkumandanı esirleri teftişe gelir. Teftiş esnasında, Bediüzzaman kumandana selâm vermez ve yerinden kalkmaz. Kumandan kızar, belki tanımamıştır diyerek tekrar önünden geçtiği zaman yine yerinden kalkmayınca, kumandan tercüman vasıtasıyla der:
"Beni herhalde tanımadılar?"
Bediüzzaman:
"Tanıyorum, Nikola Nikolaviç'tir."
Kumandan:
"Şu hâlde Rus ordusuna, dolayısıyla Rus Çarına hakaret ediyorlar!"
"Hakaret etmedim. Ben bir Müslüman âlimiyim. İmanlı bir kimse, Cenâb-ı Hakkı tanımayan bir adamdan üstündür. Binaenaleyh, ben sana kıyam etmem" der.
Bunun üzerine Bediüzzaman divan-ı harbe verilir. Birkaç zabit arkadaşı, hemen özür dileyerek vahim neticenin önlenmesine çalışmasını istirham ederler.
Fakat Bediüzzaman:
"Bunların idam kararı, benim ebedî âleme seyahat etmem için bir pasaport hükmündedir" deyip kemal-i izzet ve şecaatle hiç ehemmiyet vermez.
Nihayet idamına karar verilir. Hüküm infaz edileceği vakit, namaz kılmak için müsaade ister; vazife-i diniyesini îfadan sonra, atılacak kurşunlara göğsünü gereceğini beyan eder. Tam bu esnada, namazını eda ederken, Rus kumandanı gelerek, Bediüzzaman'dan özür dileyip:
"O hareketinizin, mukaddesatınıza olan bağlılıktan ileri geldiğine kanaat getirdim, rica ederim, beni affediniz" diyerek verilen idam hükmünü geri alır.
ba