Bundan sonra On İkinci Mukaddeme'nin fatihasında bir tevil-i âhar sana feth-i bab eder. Şöyle:
Kur'ân hısas için kasası zikrettiği gibi, ukad-ı hayatiye hükmünde ve makasıd-ı Kur'âniyeden bir maksadına münasip noktaları intihap ve rabt-ı maksada ittisal ettiriyor. Eğerçi hariçte ve husulde birbirinin narı veya nuru birbiriyle görünmediği halde, zihninde ve üslûpta teânuk ve musahabet edebilirler. Hînâ ki, kıssa hisse içindir. Sana ne lâzım teşrihatı nasıl olursa olsun, sana taâlluk edemez. Kendi hisseni al, git. Hem de Onuncu Mukaddemeden istizhâr et. Göreceksin: Mecaz mecaza kapı açar, تَغْرُبُ فِىعَيْنٍ حَمِئَةٍ [1] zâhirperestleri dışarıya sürüyor.
Malûm olsun ki, esâlîb-i Arapta tecellî eden hüccetullahın miftahı, yalnız istiare ve mecaz üzerine müesses ve asl-ı i'câz olan belâğattir. Yoksa, şöhret sebebiyle yalancı hadsle lâkîta olunan ve rızaları olmadığı halde esdâf-ı âyâtta saklanan boncuklar değildir. İstersen Onuncu Mukaddemenin Hâtimesini istişmamla zevk et. Zira, hitamı misktir. Ve içinde baldır. Hem de caizdir ki, meçhulü'l-keyfiyet olan sed, başka yerde sair alâmât-ı kıyamet gibi mestur ve kıyamete kadar bakî ve bazı inkılâbatıyla meçhul kalarak kıyamette harap olacaktır.
İşaret
Malûmdur: Mesken, sakinlerinden daha ziyade yaşar. Kale, ehl-i tahassundan