burhanü't-temânü, bu minhaca bir menar-ı neyyirdir. Evet, istiklâl, ulûhiyetin hâsse-i zâtiyesidir. Ve lâzıme-i zaruriyesidir.
Tenvir
Kâinattaki teşabüh-ü âsâr ve etrafı birbiriyle muânaka ve el ele tutmuş, birbirine arz-ı intizam ve birbirinin sualine karşı cevab-ı savap ve birbirinin nida-yı ihtiyacına lebbeyk cevabı vermek ve bir nokta-i vahidiye temaşa etmek ve bir mihver-i nizam üzerinde deveran etmek cihetiyle Sâniin tevhidine telvih, belki Hâkim-i Ezelin vahdaniyetine tasrih ediyor. Evet, bir makinenin sânii ve muhterii bir olur.
وَفِىكُلِّ شَىْءٍ لَهُ اٰيَةٌ تَدُلُّ عَلٰى اَنَّهُ وَاحِدٌ * [1]
Kitab-ı âlemin evrakıdır eb'ad-ı nâmahdud,
Sutur-u kâinat-ı dehrdir âsâr-ı nâmà'dud.
Basılmış destgâh-ı levh-i mahfuz-u hakikatta,
Mücessem lâfz-ı mânidardır âlemde her mevcud.
Hoca Tahsin'in "nâmà'dud" ve "nâmahdud"dan muradı nisbîdir; hakikî lâyetenâhîlik değildir.
İşaret
Sâni-i Zülcelâl, ne kadar evsaf-ı kemâliye varsa, onlarla muttasıftır. Zira mukarrerdir ki: Masnûda olan feyz-i kemâl, Sâniin kemâlinden iktibas edilmiş bir