Tenvir
Küre-i arz küçük, parça parça ve rengârenk ve mütehalif cam parçalarından farz olunursa, herbiri başka çeşitle levnine ve cirmine ve şekline nispetle şemsten bir feyiz alacaktır. Şu hayalî feyiz ise, ne güneşin zâtı ve ne ayn-ı ziyasıdır. Hem de ziyanın temâsili ve elvan-ı seb'asının tesavîri ve güneşin tecellîsi olan şu gûnâgûn ve rengârenk çiçeklerin elvânı, faraza lisana gelirse, herbiri, "Güneş benim gibidir" veyahut "güneş benim" diyeceklerdir.
آنْ خَياَلاَتِى كِه دَامِ اَوْلِياسْت * عَكْسِ مَهْرُويَانِ بُوسْتاَنِ خُدَاسْت * [1]
Fakat ehl-i vahdetü'ş-şuhudun meşrebi fark ve sahvdır. Ehl-i vahdetü'l-vücudun meşrebi mahv ve sekirdir. Sâfi meşrep ise, meşreb-i ehl-i fark ve sahvdır.
حَقِيقَةُ الْمَرْءِ لَيْسَ الْمَرْءُ يُدْرِكُهَا * فَكَيْفَ كَيْفِيَّةُ الْجَبَّارِ ذِى الْقِدَمِ * هُوَ الَّذِى اَبْدَعَ اْلاَشْيَاءَ وَاَنْشَئَهَا * فَكَيْفَ يُدْرِكُهُ مُسْتَحْدَثُ النَّسَمِ * [2]
Tenbih
İşte vücud-u Sâni'in delâil-i icmâlîsi... Tafsili ise kütüb-ü selâsede gelecektir. Eğer desen: "Delâil-i tevhidin burada velev icmalen olsun beyanını isterim." Derim ki:
Delâil-i tevhid, o kadar müştehire ve çoktur ki, bu kitapta zikirden müstağnîdirler. İşte لَوْ كَانَ فِيهِمَۤا اٰلِهَةٌ اِلاَّ اللهُ لَفَسَدَتَا [3] âyetinin sadefinde meknûn olan