İşte Risale-i Nur dahi bu asırda bütün âlem-i beşeriyete hayat-ı câvidân ve âdeme, kâmil-i insan; ve kulûbe, neş'e-i iman; ve ukûle, yakînî itminan; ve efkâra, inkişaf, ve nüfusa, teslim-i rıza ve can şûalarını Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyândan alıp saçmaktadır. O sema-yı mâneviyeyi bazan ve zahiren bihasbilhikmet âfâkî bir bulut kütlesi kaplar. O celâlli semadan öyle bir bârân-ı feyz ve rahmet takattur eder ki, tohumlar, çekirdekler, habbeler o sıkıcı ve dar âlemde gerçi biraz muztarip olurlar, fakat tâ o sıkılmaktan üzerlerindeki kışırları çatlar ve yırtılır; o anda bulutlar da ufuklara çekilip nöbetçi vaziyetinde beklemesi bir imtihan-ı Rabbânî ve bir inkişaf-ı feyzânî ve bir rahmet-i nuranîdir ki, evvelce bir habbe, bir çekirdek yeniden taze bir hayata atılır iştiyakla ve neş'e-i inkişafla meyvedar koca bir ağaç suretini alır ve يُبَدِّلُ اللهُ سَيِّئَاتِهِمْ حَسَنَاتٍ [1] sırrına mazhar olurlar.
Evet, yirmi senedir devam eden şu mevsim-i şita, inşâallahu teâlâ nihayet bulmuş ola... Dünyaya yeni ve feyizli bir fasl-ı nev bahar gele ve âlemin yüzü nur ile güle...
Risale-i Nur Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyânın taht-ı tasarrufunda olduğundan, ona uzanan, ilişmek isteyen her el kırılır ve her dil kurur.
Umum Nur şâkirdleri namına
Halil İbrahim (r.h.)
Medresetü'z-Zehra'nın erkânları nâmına biz de iştirak ediyoruz.
Osman, Rüştü, Re'fet, Hüsrev, Said, Hilmi, Muhammed, Halil İbrahim, Mehmed Nuri
ba